Biz uydurmadık bu sabahları, bu ikindi üstüleri, bu
dağları, bu ovaları. Her şey insana saat gibi ayarlandı. Yer yaratıldı, insan
içine kondu. Bitkiler, yıldızlar ve adı evrene yazılı olanlar bir bir çağrıldı. İnsanın duyguları, ruhun ve bedenin sınırları
sabitlendi. Ve insan ortamına alıştıkça cennetten bir ışık gibi çekildi.
Ve insan ki anımsar. Köklerini hayal eder. Daha da
öte giderse bilir, öğrenir. İnsan, tam olarak kopamaz bekanın hatıralarından. Verilmiş sözler hatırlanır. Mazi yad edilir. Ruhun orijinal
kökü dünyaya tekrar dal budak salar. İnsan olan hiç kimse çekemez ruhunu o ahret, o
sonsuzluk çağından.
Çünkü sonsuzluk, insan gibi yaşayıp ölmez.
Ve ahret insan toyken kalpte sadece bir
silüettir. Orta yaşa gelir dolgun bir resim olur. Yaşlanınca ahret, dokunuldu dokunulacak bir tatlı
manzaradır. Ve sonra ahret, insanda
canlanır onda tüm organlara dağılır, yayılır.
Y.Türk