26 Haziran 2016 Pazar

BİRİ MİTOLOJİDEN; DİĞERİ GERÇEKLİKTEN


Mehmedilik; Bosna’dan Irak’a, Yemen’e kadar tanış olabilmenin adıdır.

Tek kişilik etrafında tespih tanesi gibi dizilebilenlerin uyumu, ahengidir.

İmame Türkiye, Başkent Ankara’dır. Sanat ve ilim halkası ise İstanbul’dan başlar, Afrika sınırlarına kadar uzanır.

Doğu’yu kuşatan ana siyasi bilinç, geleneksel duruştur.

Europa denilen antik ruhtan beslenmiyor, sadece bir kıta adı olarak meşruluk sarf ediyorsa Balkanların bugün Mehmedi Avrupası şeklinde okumak gerekiyor. 

Bugün Doğu’yu Mehmedilerin Filistin’i, Mehmediler’in Kuzey Irak’ı, Bağdat’ı , Mehmediler’in Şam’ı olarak görmek hiç olmadığı kadar doğal.

Din ve hayat çünkü; kendisini insanların susadıkları yerden yeniliyor. 

Avrupa uygarlığı oluşurken Avrupa’daki dinin insanı maddeden ve somutluktan uzaklaştırıp aşırı ve yoz bir metafiziğe hapsettiği bilinir.

Çünkü gerçekten kilise odalarında gerektiğinden fazla eğleşmek insanları hayattaki görevlerinden ve dünyevi üretimden uzaklaştırabilir.

Ortaçağ Avrupa’sında köşe bucak her yer kilise metafiziğinin meydana getirdiği hafakanlarla doluyken, kapitalizm sonrası ise hayat tamamen maddi verimlere endekslendi. Avrupa yine dengeyi şaşırdı yani.

Üretim, kişilik elinde hayat bulur. Ortaçağ’da Avrupa adamı tamamen ruhçu, kozmozcuydu.  Şimdi de kapitalist karakterle sade kapital üretiyor.

Bu dengeyi sağlayacak olan tekrar Mehmediler’dir.

Mehmediler hem metafizik ilgisi hem dünya alakası; hem birey hem toplumsal ilişkisiyle dünyada yaşayan insanların maddi ve manevi dengesine örnek şahsiyetler olarak duruyor.

Buna inanmak için dünyanın en zayıf halklarına giden yardım malzemelerinin ambalajlarına ve onların taşıyanların cemallerine bakmanız gerekiyor. Bu ezilmiş insanların yalınkat dünyalarını kimse ziyaret etmeyi boş verin görmek bile istemezken; Europa ruhu uzaktan izlerken; Mehmedi ruh onlar adına nefes nefese koşturuyor.

Çünkü birinin kişiliği mitolojiden akıp gelirken; diğerinin ruhu Rahmet Peygamber’inden, büyük gerçekten damlıyor.


Y.TÜRK