29 Eylül 2019 Pazar

Türkiye Yazıları Kitabı'ndan



Bu kitap Türkiye nedir, diye yazılmıştır. Türkiye’yi sevme isteğim, kalem tutan elimin kapılarını ruhuma doğru açmıştır. O kapıdan sevinç, ağıt, türkü, şarkı, fikir, ilahi, salât dökülmüştür. Gördüğünüz kâğıttaki yazılar ruhumun Türkiye işaretleridir.  Sadece çağımızı kapsamaz. Türkiye’nin doğuştan getirdiği özellikleri, duyuşları, gönlü ve aklıdır. Ama en çok alın yazısıdır.

Kalemim gençken Türkiye’yi yazmadım. Şimdi kalemim yaşlandı neredeyse bir asa bile edindi. Ululara yön döndü.

Alınyazım, hep burada geçti. Hüda, beni bu topraklara yazmış. İyi de etmiş. Gamım da sevinçlerim de burada büyümüş. Onları bu ocaktan emekli edeceğim.

Fikirlerim, hayallerim de bu muhitte yetişmiştir. Türkiye, bendeki maddi mânâya da ezeli mânâya da vatanlık etmiştir.
Türkiye’de yaşamın anlamı derindir. Bu mânâyı edinmek isteyen aklın çok derinlere inmesi gereklidir.
Derinler dediğim şey aslında yükseklerdir. Yücelerdir. Derine inen, yücelere çıkar. Yücelere çıkan da derinlere.
Bu şöyle bir şeydir: Gökle yeri, ahretle Türkiye’yi birleştirmek gibidir.
Türkiye, insanın bekaya temiz varabilmesi içindir.
Bazı güzelliklerin devamı ancak ahrette olabilir, dedirtmek içindir.
Meleklere de diyardır.
Gönlümüz,  buraya kendi isteğiyle kaydolmuştur.
Türkiye’nin dağları, otları, ağaçları, turnaları… binlerce kere güzeldir.
Türkiye dört ayraçlı kitap: Bedir Savaşı, Malazgirt Gazası, İstiklâl Harbi, 15 Temmuz Direnişi.
Kubbesi: Asr-ı Saadet kubbesi’dir.
Fetihler ve direnişler, üzerinden su gibi akmıştır.
Onda nice gurbetler, hüzünler, dertler çiledi. Olsun Allah’ın karı gibiydi.
Gül kokusu, yürek kokusu, amber kokusu, ekmek kokusu ve ak koku hepsi Türkiye kokusu.
Büyük bir mantık, ulu bir gönül; alabildiğine bir yalınlıktır.
Ona ne olmuşsa kaderle olmuştur.

Y.Türk