25 Ocak 2019 Cuma

AHMED YESEVÎ



Kader bakımından, Tanrı’nın ince deri üstüne yazdığı acayip bir yazıydın. Berraktın, epiktin, samimiydin. Kalbine oku geçirir de mal mülk sevgisini geçirmezdin.

Sarı renk medeniyetimizde fâniliktir.  Sen kabir sarısını anlattın. Yunus dünya sarısını...

Kalbimizin ilk büyük, ulu Türkçesi Yesevî’dir.

Lisanda yalan ve retorik; sözün tabiatına onun yüzünü kızartacak kadar aykırıdır, düsturu dilimize ondan kalmadır.

Sesin; fikirlerini, sevgilerini  alırdı giderdi, kulaklara dolardı, bu, öyle sıradan, doğal, derin olurdu ki, ne denirdi?

Adın geçince, söylese de doğrudur kalbim: Bu durumda ben sana kan kırmızı rengim.

Aşkın içimizde yaptığı akınlara kumandanlık ettin.

Bir eren, bir şair olarak şiirlerinin gizlerine o derin sılanı sakladın.

Aşkın çeşitliliği insanların çeşitliliği ile başlamıştır. Aşkın daha nice çeşitliliği yaşanmamıştır. Gelecek zaman erenlerini müjdeledin.

Sen ve erenlerin, değil elbet bize uzaktan platonik ve otantik tanıdıklar.

İçimizden geçenler, sevdiğine kına gibi vurulanlar. Yolunda gitsin diye yaşamak, bir mendil olup kalplerin pislenmiş yerlerini gezenler, oraları ak pak edenler.


Y.T.