Romantikler
ilginç adamlardır. Onlar için zaman önemlidir. Bazen de hazineyi açıp kapatan
perdedir, zaman. Gündüz vakti, romantiklere güncel gerçekliği, günlük yaşamı
ansıtır. Bu yüzden gündüze, tinseli ve aşkıncılığı kısırlaştıran endüstrileşme
veya sırf akılcı aydınlanma kadar karşı çıkarlar. Ve geceyi, bunun zıddı olarak
görüp bir kozmos şeklinde inşa ederler. Ayriyeten gündüz onlarda bir
kitleselleşmenin, avamileşmenin, sıradanlaşmanın simgesidir. Gece ise,
özgünlüğün, özgürlüğün ve birbirine benzetilmiş ve bunu kurumsallaştırmış bir
toplum karşısında bireyselleşmenin ve sivilleşmenin nişanıdır. Ve onlar hakiki
insanı gecede ararlar.
Bizde tam
anlamıyla romantizm olur mu bilmiyorum? Bana sanki olmaz gibi geliyor. Bizde
aşkın değerler sadece belli bir vakit içinde değil genel zamana yayılmış
şeklinde metafizik olarak yaşam bulur. Metafizik de elbette Batılı sözcüktür.
Bunun anlamı gerçekte mead bilgisi ile hilkat duyuşu arasında kalır. Ve yaşamın
her alanıyla ve disipliniyle iç içedir. Ve romantikler adına gerçek vakit, akşamın
geceye doğru koşarak elde ettiği sarı renk ile başlar, kızılla sürer ve
karanlıkla yüksek boyutuna ulaşır. Bundan olsa gerek, en sadık romantiklerden
Novalis ‘Geceye Övgü’yü yazar. Biz de ise metazifik bilinci, belli bir vakitten
çok buluğ çağında zihne, kalbe damlar, kırk yaşında zirveye varır.
Y.Türk