14 Ağustos 2018 Salı

&


Aşık Veysel ve Neşet Ertaş, Mehmetler alemi içindeki notaların, uçsuz bucaksız imkanlar içinde dile gelmesidir.

Onlar, kültürümüzün ve onu harmanlayan metafiziğimizin büyük dengbejleridir.

Saz ve sözle dile gelen bir çeşit seyri süluğün inşa edicileridir.

Selçuklu, Osmanlı’dan sonra gelen üçüncü çağımızda yani Türkiye medeniyeti içinde kuşluk vaktinde ortaya çıkmış halk müziğinin yeni dönemdeki kurucularıdır. Ozanlık, dengbejlik ve aşıklık geleneğinin akidevi temellerini atmışlardır. Onların söyledikleri önce hilkatte; dün Mekke’de, Medine’de, Kudüs’te; sonrasında Tanrı Dağı’nda, Turan ilinde, Büyük Doğu’da olan biten şey. Bugünse göğsümüzde, ruhumuzda kabaran öz.

Halüsyonik değildirler, hakikatçidirler. Maddeci değil gönül ve kalp hamurundan yapılanı seslerler.  Data ya da veri çağı dediğimiz vaktin içinde algoritmetik bir düzen içinde değil Tanrı nurunun insanda ışıyan melodileriyle var olmuş eserler, söylerler.  
                                                                         
Yeprem Türk