Kapitalizmin temelini her ne kadar M. Weber, Protestanlık üzerinden, modern bir ahlak ile
başlatmışsa da aslında, öncesi eskilerin Floransa dönemi dedikleri, banka ve
kiliselerin içi içe geçtiği çağlara kadar gider.
İngiliz yağmacı
ve haydutların yeni zenginlikler mantığıyla Amerika’ya göçleriyle de meyve
verir. Ve açıktan bir talan ekonomisine dönüşür. Uzantılarını ise sonraki zamanlarda İslam
coğrafyasına, Afrika’ya kadar yayar. Sömürgeler ortaya çıkarır. Dünyanın tüm zenginliklerini seçilmişler adına
devşirir.
Sonraları bu
ekonomiye Marx karşı koyar. Sovyet tipi
bir ekonomi belirir. Ancak o da bu ekonomik tipin yapıları arasında
kaybolmaktan kurtulamaz.
Şimdi tarihinde
ilk kez, Türkiye, paylaşımı reddeden bu
ekonomik yapıya meydan okuyor. Hem de bunu milletçe yapıyor. Ekonomik seferlik
başlatıyor.
Seferberlik hak
ve adalet arayışına dayanır.
Millet olarak
bağımsızlığın ilkini milli mücadeleyle kazandık. Şiir ve sanat bağımsızlığını
II. Yeni ile kazandık. Siyasi ve bürokrasi anlamındaki bağımsızlığımızı 15
Temmuz Direnişi ile kazandık. Geriye kültürel, ekonomi ve teknoloji ve dijital
bağımsızlık kaldı. Her baskından sonra milletimiz hangi alanda savaş açıldı,
sıkıştırıldıysa oradan büyük bir bağımsızlığa kavuşmuştur. Bugünün ekonomik
durumunu, savaşını da böyle algılamak gerekir. Batı’nın uyguladığı ekonomik
baskının ardından yerli ve milli olan, dış ekonomilere karşı da dayanıklı, yeni
bir üretim ve finans algısı ortaya çıkacaktır. Ekonomik yordam Türkiye’de
değişecektir.
Yeprem Türk