14 Ağustos 2018 Salı

&

Kapitalizmin temelini her ne kadar M. Weber, Protestanlık üzerinden, modern bir ahlak ile başlatmışsa da aslında, öncesi eskilerin Floransa dönemi dedikleri, banka ve kiliselerin içi içe geçtiği çağlara kadar gider.

İngiliz yağmacı ve haydutların yeni zenginlikler mantığıyla Amerika’ya göçleriyle de meyve verir. Ve açıktan bir talan ekonomisine dönüşür.  Uzantılarını ise sonraki zamanlarda İslam coğrafyasına, Afrika’ya kadar yayar. Sömürgeler ortaya çıkarır.  Dünyanın tüm zenginliklerini seçilmişler adına devşirir.

Sonraları bu ekonomiye Marx  karşı koyar. Sovyet tipi bir ekonomi belirir. Ancak o da bu ekonomik tipin yapıları arasında kaybolmaktan kurtulamaz.
Şimdi tarihinde ilk kez, Türkiye, paylaşımı  reddeden bu ekonomik yapıya meydan okuyor. Hem de bunu milletçe yapıyor. Ekonomik seferlik başlatıyor.

Seferberlik hak ve adalet arayışına dayanır.

Millet olarak bağımsızlığın ilkini milli mücadeleyle kazandık. Şiir ve sanat bağımsızlığını II. Yeni ile kazandık. Siyasi ve bürokrasi anlamındaki bağımsızlığımızı 15 Temmuz Direnişi ile kazandık. Geriye kültürel, ekonomi ve teknoloji ve dijital bağımsızlık kaldı. Her baskından sonra milletimiz hangi alanda savaş açıldı, sıkıştırıldıysa  oradan büyük bir bağımsızlığa kavuşmuştur. Bugünün ekonomik durumunu, savaşını da böyle algılamak gerekir. Batı’nın uyguladığı ekonomik baskının ardından yerli ve milli olan, dış ekonomilere karşı da dayanıklı, yeni bir üretim ve finans algısı ortaya çıkacaktır. Ekonomik yordam Türkiye’de değişecektir.


Yeprem Türk