Tanzimat’tan sonra milliyetimiz, kitabileşti. Şimdi bu
kitabiliği aşmaya çalışıyoruz. Şair, milletini görmeye gittiğinde, karşısında
son yüzyılın metinleri ile meydana gelmiş millet tanımlarıyla karşılaşıyor. Ve
bu metinlerdeki sözlerin kıratı hakiki milletimizi taşıyamıyor. Ve tam da
burada sorusunu soruyor şair. Biz, bu metinlerin ulusu muyuz? Yoksa Muhammed
ulusu mu?
Oysa millet olma halimizi Allah, Hz. Muhammed (sav)
ile halk etti bize. Bizi, Muhammedi suret üstünde bir millet yaptı. İdeolojik
metinlerle ne kadar koparmaya çalışsalar da bizi bu kaynaktan, insanımız
kendisini yaşayıp kendisini devam ettirdi.
Millet üzerine ne yazılırsa yazılsın. Sırf okunmaktan
ötelere manalara varmadıkça etkisizdir. Ne de olsa eskiler sözden iş anlaşılır,
der. Millet, kitabi bir şey değil daha çok yaşamakla alakalıdır.
Mehmetli milletini biz böyle söylüyoruz. M h m d, gibi
dört harf üzerinden geliyoruz. Yine dört mana üstünden gidiyoruz. 1) Ademle
başladık. 2) Nuh ile yenilendik 3) İbrahim milleti ile genişledik 4) En son ve
mükemmel hal olan Muhammediliğe erdik, son kez millet olduk.
Y.Türk