Bizim
hesabımız İslamcılarladır, Müslümanlarla değil, demiş Alman Başbakanı Merkel. Bir İslamcı da bunu köşesinde,
işte görüyorsunuz, meyve veren ağacı taşlıyorlar hesabı yapmış. Aynı şeyi
Merkel IŞİD için de söylüyor oysa. Almanlık için öyle uygun görüyor Merkel,
öyle söylüyor. Yoksa İslamcılığın kerametinden değil. İslamcı fikir çevreleri
dışında Merker’in bu sözlerinin Doğu’da bir karşılığı yok ayrıca. Her iki
halükarda da yok. Onların hesabı ayrı, bizim hesabımız ayrı. Sormak lazım bir
de. İslamcılık, İslam Milleti’ne nasıl bir refah, saadet, izzet, güven sundu?
Yoksa hesabımızı birileri bozuyor mu diyecekler hep böyle? Bahanelere mi
sığınacaklar? Ağaç meyvesinden belli olur. İslamcılık insani ihtiyaçlara cevap
verecek bir ağaç değil. Bu anlaşılmıştır sadece. Doğada buna benzer bir sürü ağaç var. Doğu’da şimdi daha bir karşı tavır takınılması bundandır, İslamcılığa.
İslamcılık, vurgu yaptığı asr-ı saadet
anlamında bir köy bile oluşturamamıştır. Çakma bir asr ı sadet anlayışına dahi
yaklaşamadılar. Şimdi ise anlaşılmamaktan yakınıyorlar, İslamcılar. Zaten elli
yıl daha okunsalar, bu vaziyette anlaşılacak da durmuyorlar.
Cem
Yılmaz’ın bir reklamı vardı. Tv’de, bir patates cipsi markası adına dönüyordu.
Patates cipsini yapan işçiye Cem Yılmaz ‘Bunu insan yiyecek diyordu.’
İslamcılıkta da aslında böyle bir tavır hakim. Ürettiği yol insani olmadı
hiçbir zaman İslamcılığın. İnsanın oluşturduğu kültürü pis bir şeymiş gibi algıladı.
Dünyevi ve manevi bir kurum olan kültürü put mertebesine indirdi. Sonrasında
tabi her şey putçuluk adı altında yıkılıp atılmaya çalışıldı. Bayrak, bunlardan
biridir. Osmanlı’da sancağı görünce işini bırakıp soluğu sancağın yanında
alanları saf İslamcılara anlatmaya gerek bile duymuyorum, bu bahiste. Bana
Allah’ı hatırlatan şeyler, rızık için tarlamı sürdüğüm saban, onlara put
gözüküyorsa ne diyebilirim.
Adem Kalan