14 Ekim 2014 Salı

KAHRAMAN







Dünya hayatında kahramansız olmaz. Ara ara gözden ırak olabilir kahraman ama bazen de yaşamın tam merkezinde bulunur. Elbette kahramanın da doğma, olgunlaşma, ölme safhaları vardır. Şiire ve fikre esin veren, onları ileri doğru itekleyen tek güç kahramandır. Kişiliktir. Kahraman, bir medeniyetin bir milletin tanınmak için bakılan yüzüdür. Medeniyetin şahsiyetidir. Örneğin yeniçağı başlatan Fatih’se de aslında o başka bir Fatih’dir.  Bir çağın düzenini, hareket tarzını ele veren bir ruhun dinamosudur. Osmanlı medeniyet çarkını çeviren kahraman içinde bir kahramandır. Padişahların yönetimi devretmesiyle zihin ve yönetim bir başkasıyla devam eder. Yani asıl kahraman tekamülünü sürdürür. Ki o da zihniyettir. Kahramansız milletler payandadan, düzenekten, özgünlükten yoksundurlar. İlk ve hatta son bakışta tanınmaları zordur, onların.  Özgünlüğün temel şartı, milletin, özünü ya da özünün yeni yüzünü yakalamasından geçer. Çağımızda da kahramanlık devam ediyor. Ve tek bir şahsa endeksli değildir. Bu daha ziyade bir zeka bir akıl bir duyuş türüdür. Dünyanın siyasa, ekonomi ve sosyoloji anlamında geldiği yer itibariyle böyledir. Aslında eskiden de böyleydi, ancak fikir birkaç şahsiyette somutlaştırılıp geçiliyordu.

Şimdi Mehmetli zihniyeti çağın kapılarındadır. Yerleşkesine yerleşme arefesindedir. Meskunlarının yaşam çizgilerini ve hayat tarzlarını, hem somuttan soyuta hem de soyuttan somuta doğru işlemeye başlayacaktır. Medeniyetin tutkalı, yaşam ve fikir tarzını mayalayandır, kahraman. Esarette ve normal zamanlarda en sivil olandır. Zamanı ve zemini iyi koklaması bundandır onun. İçinden nice kahramanlar çıkaran bir ana süreçtir, kahraman.


 Yeprem Türk