14 Temmuz 2020 Salı

yaratılış seyranı


Aristo, sanatı taklit olarak (mimesis) tanımlamış. Ama bu taklit,  yaratılanın taklididir. Bu sanat anlayışı, tabiî görüşün bir yansımasıdır. Ve tabiî zihniyetin harman olduğu eski Grek anlayışı içinde dile gelmiştir.

 Sezai Karakoç ‘Sanatı eseri, yaratışın taklididir, yaratılanın değil.’ der. Fıtrî medeniyetin sanat anlayışına vurgu yapar.  

Bence sanat eseri ne yaratılanın taklididir ne yaratışın. Sanat eseri, hep bir yaratılışın yansımasıdır. Sanatçı sanatını; kendisinin ve başka varlıkların yaratılışına katılarak var eder. Her hakiki şiir, yaratılışın anlık ya da uzun bir süre içinde oluşan serüvenidir. Yaratılmanın hakikatine zekâ dikkati ve kalbiyle şahitlik eder. Yunus ‘ Her daim yenileniriz, bizden kim usanası’ derken, yenilemeyi yani yaratmayı değil yenilenmeyi, yaratılmayı kast eder. Yani sanat, yaratılış seyranından kalan kesitlerdir. Leyla ile Mecnun da, Ferhat ile Şiirin de yaratılışa katılmadır. Sanatçının iradesi,  değişik cephelerden yani hayretten, aşktan, merhametten kün içinde ilerleyen kün servünine meraktır, şahitliktir. Ve bu tip bir sanat, fıtrî kubbe ve anlayış sanatıdır.

Yeprem Türk