11 Mart 2018 Pazar

&



Çağımızda insan her yaşa çocuk gibi ayarlanmış. Olgunluğun lezzet ve kıymetini bilememiştir. İnsan her daim koruk gibi kalmıştır. Anlam bakımından olgunlaşmadan çürümüştür. Oysa insanın yaşı sadece zarfa değil, mazrufa da sahiptir. Kırklı yaşlar bu açıdan zirve bir noktadır. Ben bu yozlaşmaya karşı bu yaşın davasını, hakkını güttüm sadece. Yaş kırkları, bir put haline getirmedim, onu ebedileştirmek istemedim. Sadece orada kayda değer pırıltılar gördüm. O yaşın tabiatını hoş buldum.  Sakinliğini ve bilgeliğini sevdim. İnsanın manası orada daha sağlam çatılı, dedim. Güneş oraya daha başka doğuyor, bunu söyledim. Orada insanı daha çok ehli gönül ehli akıl ehli dil bildim. İnsana ulu bir su ve ekmek verilmiş, ruhu gıdalanmış, işittim. Bu yaşlarda tanzim edilen yaşamın boyu ve eni geniştir.  Vakar ve temkin verir. Olgun bir mürüvvet ve vefa var. Ben sadece, bu yaşlarda insana verilen birkaç inciyi söyledim. Bu yaşa ayna tuttum. Gene de fanilik adetidir. İnsanın kaza ve kaderidir.  Bu yaş içindekiler alemin seçkinleri değildir. Bu yaşı yazmam, yüreğin tesiriyledir. Kırklı yaşlardan bir sedadır.




y.t.