Sömürgecilik, bütün harcı ve malzemesi yetim
hakkından, zulümden doğan siyasettir. Dünyanın en adi en insafsız politika
sanatıdır.
Bir hastalık çeşididir, zehirdir. İslam coğrafyasını
esir eden bir hastalık olarak yayılmıştır. Tam adı ise Batıcılık şeklinde
husule gelmiştir. Ve hep bir panzehire ihtiyaç duymuştur.
Bu açıdan Tanzimat, aslında milletimize yapılan bir aşı.
Batıcılık hastalığına karşı dayanıklı olmamız için ruha zerk edilen panzehir.
Mikroba karşı mikrop. Batıcılık bizi tam yıkamadı. Çünkü beden daha önceden
bağışıklık kazandı. Ve öldürmeyen mikrop da Türkiye’yi güçlendirdi.
Asırlardır, vücudumuzdaki bu karşı zehirle
konakladık topraklarımızda. Ancak böyle yaşasak da, bu panzehiri de bedenden ve
ruhtan atmak rüyasından kendimizi alıkoymadık. Çünkü bu rüya, kurgu
bir serap değildi. Bir dua, bir diriliş
ve kuruluş çabasıydı.
Ümmet olarak sahip olduğumuz toprakları, mülkümüzü
düşmandan ve onun siyasetinden temizleme idealiydi.
İnancımızın ve tabiatımızın yaşam şeklini arayıştı,
medeniyetin izini sürüştü.
Medeniyetse kuru bir söylem ve deyiş değildir. Ümmetin
hayat şeklidir, kadir ve itibar yönüyle de milletin salatıdır. Çaba, bu
kıymetli bilişe varmak içindir.
İnanıyoruz ki, zaman gelecek, içimizdeki bu panzehir de atılacak, topraklarımız yeni, sağlıklı ve mutlu medeniyete kavuşacaktır.
y.t.