Genel olarak tarihte, her
medeniyet bir devletle, bir milletle, kültürle adlandırılır. Ve bu vaziyet,
medeniyetin veya ümranın zindelik ve kuvvet bakımından zirvesini gösterir. Bir
kültür, bir medeniyet, bir millet; çok devlete dağılıp parçalanmışsa bu da medeniyetin
çürüdüğüne, çöktüğüne ve ümranın azaldığına şahitlik eder.
Geçmişte, önce Selçuk Devleti, sonra
Osmanlı Devleti bir medeniyeti tek millet tek devlet çatısı altında toplayarak
medeniyetin ve bir kültürün devamına kaynaklık teşkil ettiler. Osmanlıdan sonra
medeniyet de kültür de millet de Şark coğrafyasına dağıldı. Bugün aynı ümran ve
millet içinde, aslına beylikler diyebileceğimiz bir sürü devletçik çeşitleri
türedi.
Ve bu yapılar son yüzyıllık
süreç içinde öyle bir hale büründü ki, doğal bünyeleri ile rejimleri arasında
zıtlıklar oluştu. Bugün Sünni Kürtlerin de Arap Sünnilerinin de yaşadıkları ümran
havzasında, halkın vücutları ile başları uyumsuz halde. Halk hala
medeniyetimizin, kültürümüzündür ancak onları yöneten başlar Batılılarındır. Bu
da Osmanlının dağılırken bir çöküş ve
kopuş süreci inşa edememesinden kaynaklanmaktadır.
Yeprem Türk