Türk şiir tarihinde, Divan ve Halk edebiyatı dediğimiz klasik yazından sonra gelen Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Mehmet Akif, Tevfik Fikret, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet birinci kopuş dönemi şairleridir.
İkinci kopuş ise I. Yeni olarak Orhan Veli ile gerçekleşmiştir.
Üçüncü kopuş II. Yenicilerle gelmiştir.
Bu dönemlerin dışında şiirimiz,
bu derece fark edilir, şiirde amaçların ve unsurların bu denli değiştiği
bir zaman dilimi görmemiştir. Sonradan
gelenler arasında yeni şiirden ziyade kök kavgası verilmiştir. Örneğin, şiire
bakış açıları bakımından, ideolojileri dışında, İsmet Özel, Ataol Behramoğlu
İkinci Yeni Şiiri’nin devamıdır. Cahit
Zarifoğlu ayrıksı olmasına rağmen II. Yeni şiirine intibak etmekten
kurtulamıyor. Hakeza 70 Kuşağının tüm şairleri, İkinci Yeni’nin gittikçe
zayıflayan ayakları gibi duruyor. Seksen
Kuşağı ise Ahmet Haşim ve Yahya Kemal
çizgisini güncelledi. Dört başı mamur bir hareket oluşturamadı. Doksan
kuşağını, akım olarak Neo-epik şiir
kuşağı içinde sayabiliriz. Ancak yine de Neo-epik şiirin bir kopuş olduğunu söylemek zordur. Seksen kuşağı ile doksan
kuşağı ya da neo-epik arasındaki savaşın sebebi de nihayetinde kök yani Ahmet Haşim ve Yahya Kemal mi yoksa
Tevfik Fikret, Mehmet Akif mi kavgasıydı. Bu açıdan Neo-epik bir akımdır, Türk
şiirine yeni bir soluk getirmiştir. Lakin Anadolu’nun kimliğini tam bulamamış
bir şiir hareketi olarak kalmıştır.
Burada, kendilerini biçimci
olarak adlandıran yeni biçimcilere de değinmek lazım. Onlar şiirde bir kopuş
gerçekleştirdiklerini savunuyorlar. Ancak, bu kopuş isteği, doğal ve
kendiliğinden gelen bir gerçeklikle değil kopuş olsunda nasıl olursa olsun
dedikleri için Türk şiirinin dışına düşmüştür. Saçmalamıştır. Gerçi bu tür
saçmalıkların da atası II. Yeni içindeki İlhan Berk’tir.
Y.TÜRK