Dosya: Türk Edebiyatı mı, Tükçe Ebediyat mı (?) tartışması. Aslında Orhan Kahyaoğlu'nun 'Modern Türkçe Şiir Antolojisi' adlı eseriyle gündeme gelen bir mesele, bu konu. Aslında Kahyaoğlu'nu Türk şiirinde böyle az da olsa konuşmak, bir sanat meselesi değil politik meseledir.
*
Pandemiyle Sanatın Sonu mu Geldi? Diye sormuş, Büşra Kenan. Dünyanın Sonu'nu getiren, Dünyanın çivisini çıkaran felsefe oldu. Şiirse buna hep diretti. Yani aslında felsefe ile şiir bir nevi ters yönde hareket etti. Modern insan kadim insanın birkaç ömürde tüketemeyeceği şeyleri bir ömürle sildi süpürdü. Günümüz insanı belki de bu nedenle bir suçluluk psikolojiyle hareket ediyor. Tahminin bu salgınla da borcunu ödediğini düşünüyor. Bu borç doğanın, fıtratın borcuysa emin olun mutlaka ödenir. Rilke, şair için 'görünmeyenin arıları' demiş. Şiirse ona görünmeyenin çiçeklerinden derlenmiş bir petektir. E tabiî görünmeyen öldürüldüğüğüne göre, yani Niçe'ye göre Tanrı öldürüldüyse şair de şiir de ölmüş olur. Tanrı'yı öldüren, görünmeyeni de, salt varoluştaki içeriği de öldürür. Tanrı yoksa hayret de yoktur.
Oysa şiir ve şair açısından bu 'ölüşlerin' pek bir önemi de yoktu. Şiir, felsefeden akıl almaz çünkü. Tam tersine şiir felsefeye akıl verir.
Michael Brendan Dougherty, Yevgeni Zamyatin'in '(We) Biz'i üstüne yazmış, bu metni Çağla Anılmış Soydemir ise çevirmiş.
Anahtar kelime: Distopya.
Distopya bağlamında çok eser var ama yazıda iki kitap öne çıkarılmış. George Orwel'in 1984'u ve Aldous Huxley'in Cesur Dünya'sı.
George Orwell'in ' 1984'ü ' katı ve sert bir parti egemenliğini işler. Aslında bu kitap Y. Zamyatin'in Biz'inden oldukça etkilenmiş bir yapıttır. Orwell'in sert ve acımasız parti eğemenliği dediği şey, Y. Zamyatin'in konu ettiği Rusya Komünizm partisi diktatörlüğüdür. A. Huxley'in ' Cesur Dünya'sı da kapitalizmin yol açtığı bir distopya örneğidir. O zaman için iki kutupta tutulmak istenen dünyanın iki kutbunda da meydan gelen yıkım ve hayal kırıklıklarıdır.
Y. Türk