Geyikli
Baba demek, Bursa’nın etrafını kalbin buharı gibi gezmek.
Yerküre, arkasını yazgıya vermiştir.
Eskimeden dönmüştür. Ama Bursa adlı şehrini de erenlerin gönül bahçesinden
dermiştir.
Geyik onda bir gönül avı. Tanrı’nın ak
tayı. Tanrı’nın, erendeki samimiyete verdiği büyük payı.
Kullanılmamış kalbi açık edermiş, pası.
Erenler,
kalbin dibine sarkıtılan ipler. Git git, başlar ki, dönerler. Bazı şeyler
söylerler ki, bu, imlâ ile bile düzelmezler. Ey her daim aşka uygun havada
olanlar! Bu durumlar, kalpte bir Tanrı
işi olarak duralar.
Bursa;
dağ taş Ahmet, Mehmet, çiçek, tepe, dere…dolu.
Aşk diyelim de hesini demiş olalım.
Ey
Bursa! Senin yüzün Geyikli Baba’nın kalbinden gelerek olmuştur.
Desek
de, şimdi duygunun ve aşkın ciğeri
delik. Kar yağdırır, karmatik. Çiçek açtırır, baharmatik. Öldürür, ecelmatik.
Olmasın inancının ve kalbinin üzerinde böylesi makineden metafizik.
Etsin
Allah sendeki ömrü, dağlarının tertemiz geçen yedi berrak günü.
Ey
eren, Bursa’dan sana olsun, papatya, menekşe ve ak pürçek; dağlarımıza Allah’ın
elçisi gibi inen üç çiçek.
Yeprem Türk