Batılılaşma meselesini aslında Türkiye’nin tarihine
şu şekilde yayabiliriz.
İki binlere kadar olanki süreç: Birinci nesil
Batılılaşma.
İki binlerin başlangıcından başlayıp 15 Temmuz
Direnişi’ne kadar devam eden süre ise İkinci nesil bir Batılılaşmanın deveran
ettiği aralıktır.
Birinci nesil Batılılaşma aslında iki kesim
arasında çekişme ile sürdü. Birinci kesim Akif’in ‘Batı’nın ilmini alalım ancak
ahlakını almayalım’ şeklinde sadece teknik ve ilmi alanda bir Batılılaşma
yaşarken diğer kesim Batı’yı bir bütün olarak düşünüp Batı'nın ahlakını,
kültürünü ve düşünme biçimini de aldı.
Ve asrın idrakinden konuşma meselesi gibi bir ortak
paydada buluşuldu.
Ancak bu ortak payda sonraları ikinci nesil bir
Batılılaşma yaşanılmaya başlarken bozuldu.
Bir grup entelektüel ya da aydın Batılılaşmayı
nirvanaya erdirmeye çalışırken yani Batı’nın ahlakını da ahlak edinirken, diğer
kesimin entelektüelleri bunu kanıksamayıp kendilerini öz değerlerinin içine
attı.
Ve halk, bu zaman diliminde ortaya çıkarak, 15
Temmuz Direnişi ile ikinci nesil bir Batılılaşmaya karşı çıktı. İkinci nesil
Batılılaşma çünkü topraklarımızı ve özümüzü kaybetme tehlikesini beraberinde
getiriyordu. Ve İslam’ı, bin yıllık vatanında yeriyordu, bin yıllık geleneği de
yok sayıyordu. Ve ‘İzmir’i Türkiye’den ayırıp Avrupa’ya bağlayalım’ gibi CHP
anlayışındaki deyişler, ikinci nesil Batılılaşmanın başlangıç itibariyle
niyetini dile getiriyordu.
Yeprem Türk