25 Mayıs 2018 Cuma

DERGİLER VS.


Edebiyat ve fikir dergilerinde neşet eden her yeni kavramı okudum ve onu anlamaya çalıştım. Bizim kuşak, Türkiye’nin hem fikir hem de anlayış olarak hızlı bir dönüşüm gerçekleştirdiği bir zaman diliminde oluştu. Ve bu çarkın süratli dönüşü, edebiyat hayatına ne gibi katkılar sundu hep bilmek, yorumlamak istedim. Doğrusu ya akademi dünyası, yeni kavramlar ve deyişler var etmede hep geri planda kaldı. Genelde üniversite çevreleri medeniyet ve fikir konusunda şairleri tekrar ettiler. Örneğin bir Akif, bir Necip Fazıl, bir Sezai Karakoç ya da İsmet Özel olmasaydı, acaba ilim adamları ne konuşacaklardı. Bu sorunun cevabı kocaman bir hiçtir.

Gerçi şu da bizim için ilginç oldu: Türkiye kurulduğundan bu yana dünya siyaseti açısından çaylaklık ve çıraklık dönemini geride bırakıp kurucu bir ülke olmak için yola çıkmışken, bunun yeni edebiyat dergilerine sebebiyet vermemesi de neyle açıklanabilirdi? Örneğin İtibar dergisi, aslında doksan kuşağı mantalitesinde bir dergidir. Genç şair ve yazarlar oraya yığıldı. Fayrap hakeza öyle.

Kuruluş dergisi ikibin kuşağına has özelliklerle çıkan bir dergiydi. Dağıtımında ve tanıtımında aksaklıklar oldu. Zaten Edebiyat Ortamı Yıllığı’nda Muhammed Safa bunları dile getirdi. Ne var ki, dağıtım şirketleri  bu konudaki iştahımızı acayip derecede kırdılar. Kendi bildiğimiz yöntemlerle dergiyi sınırlı sayıda bir okuyucuya da olsa ulaştırmaya çalıştık.

Kuruluş dergisi birçok yeni kavramlar oluşturdu. Bunu ilk dile getiren sağ olsun Ömer Yalçınova oldu. Dil ve Edebiyat dergisinde YAKMA kitabım üzerine kaleme aldığı yazısında Selim Sina Berk, aslında Kuruluş’un çok öncesinden 15 Temmuz Direnişi’ni hazırlayan yatırımlar yaptığını yazdı. Ve Kuruluş dergisi, gerçekten bir direniş bekliyordu. Çünkü ‘asa süresi’ adlı bir kavramla, Türkiye’nin içinde bulunduğu hali Süleyman (as) ‘ın asasına benzetmiş, Türkiye’nin yoluna bu şekilde devam edemeyeceğini ve değerler asasının kırıldığını söylemişti. Ve 15 Temmuz Direnişi ile halk bu değerler asasını yeniden inşa etti. Bunları arkadaşlarım pek konuşmadılar. Ya da anlamadılar. 


Yeprem Türk