Kırk yaşına
girmekle ayak bastığım yüzeyi ay kadar temiz buldum. Yeni sesler, yeni kulak
bekledim. Otun otluğu kendi
düzenindedir. İnsanınki kendi aksanında. Düzenimi üstümde gördüm. Yaşlar arası
seyahat her bakir mekan benzeri aydınlatır insanın iç yüzünü. Önceki yaşlarım
yaşamı kurumuş evlerim gibi. Tabiat fanilik aracıdır, yaşın akıp gitmesi gibi.
Yaştan değil içindekinden medet umdum.
Kırk yaşın
şeriatını akaidini, felsefesini, kendimce hissettim.
Her şeyin
ana eksende iki türlü hali var, bildim. Çayırlarında sevdanın masum ceylanları,
dağlarda karşılaştığım ayıları oldu aşkın. Toprağın suya hizmetini gördüm. Dile
girmekten utanan sözler bildim. Zayıfları ve zalimleri en şeddeli hallerinden
tanıdım. Bu arazide inkarla damıtılmış hayatı, imanla rafine edilen yaşamla
dövüşürken seçtim.
Merhaba,
acer yaşgahım. Yeni anlam ocağım. Dünyadaki yüksek dağım. Hayretim.
y.t.