20 Şubat 2018 Salı

&



Yaş kırka doğru, insan, kendini ifade etmede, sesten kopya çeker. Oraya buraya çarparak vücut bulur. İçinde akıp gitmekte olanla doğada olan çarpışır, ses çıkarır. Sesi, sen evrene verirsin evren sana. Mana kazanılır. Ve bu karşılıksızdır, doğal bir şekildedir. Tabiattan anlam alırsın, karşılığında doğallık dışında bir şey vermene  gerek yoktur. Doğaya doğal, insan gibi davran yeter. Gerçi tabiattan mana da almazsan bir şey olmaz. Mana, yerinde kalır. Ve bu iş zevklidir.

Ama bu zevk, hazza benzemez. Örneğin haz kavramı daha çok kapitalizmle ilgili bir alış veriş aracıdır. Haz, kapitalizmin postuna tuzdur, kokmasın diye. İnsanı, bir an boş bırakıp iğrendirmesin diye.
 Bu yaşlarda insan bilgiyi bilme makinesi halinde değildir, bilmenin yaşaması durumundadır.

Emekten gelen ekmeğe inanan bir soyun çocuğusundur.
Duygu ile ilmin, güneşle günün, geceyle gündüzün birbirini idare edip gittiklerini görürsün.

Sonra ne olur bilmiyorum.

şimdilik yaşamak, tek hayat tek güneş, tüm insanlığa eşit mesafede tek iştir. Ve kırklı yaş biraz vakıf malı gibidir. Bu yaşı insanlık yönettiği için böyledir.


y.t.