Ali Haydar Haksal, Sezai
Karakoç’un muhafazakar bir tutum içinde olmadığını
söylemiş,
Milli Gazete’deki köşesinde. Muhafazakarlık
Batı’da ortaya çıktı, oradan geldi bize diyor. Sezai Karakoç’un tamamen
muhafazakar bir tutum dışında olduğunu
söylüyor. Oysa muhafazakar tutum içinde olduğu
vardır, Karakoç’un. Daha doğrusu muhafazakar olduğu ve
olmadığı
konuları. Örneğin Hızırla Kırk Saat’te çağın
tekrar Hızır ile yürünmesi gerektiği
iması var. Çağı, zamanı yenileyerek yürümeli, der,
burada muhafazakar değildir. Ancak bu yürüme, İslam’ın
ölçülerini dikkate almalıdır. İşte burada da muhafazakardır.
Aslında kimse bir ömür tamamen muhafazakarlık dışında
olamaz. Batı'da da öyledir, bizde de. Batı dünyasında mesela muhafazakarlık
kavramı, liberalliğin din tanımayan tavrı karşısında
belirginleşir. Yani toplumun tarihe yürümesine din şartı
koyar. Kemalizm muhafazakarlığı gibi doktrin
muhafazakarlıklarını dini muhafazakarlıkla karıştırmamak
lazım. Gelip geçen şeylerin muhafazakarlığı
tehlikelidir. Bir Müslüman’ın muhafazakarlığını
düşündüğünüzde
bunun o manada bir karşılığı
yoktur. Toplum muhafazakarlığını
ise şu yerli sözü güzel anlatır. ‘Hızlı (düşünmeden)
yürüdük arkadaşlar, ruhlarımız arkada kaldı’. Sorun aslında
muhafazakarlıkta değil, neyi muhafaza ettiğinizde.
Yeprem Türk