11 Temmuz 2014 Cuma

25.


Laiklik, pastoral bir akla dayanır. Düzen akışkanlığı ona bağlıdır. Üstelik pastoral alem, yavruyken, zariftir, centilmendir, sevimlidir. Ancak büyüdüğünde bunlardan eser görülmez. Pastoral alem bebeyken güzeldir. Çünkü, arkaik yapısını daha belli etmemiştir. Kollar ve kaslar gelişmediği için, Allah düzenine aykırı hareket edememektedir. Pençeleri süt kokuyordur hala, tırmalayıcı bir işleve geçmemiştir.

Pastoral bir duyuşa dayalı devletlerin bebeliği de böyledir. Devletin sakinlerinin tümü tarafından el bebek gül bebek sevilir. Sonra kimseye yar olmaz tabi. Her insan bir ideoloji yatağıdır, sonuçta. Sanır mısınız ki görüşü yoksa insan ayakta kalabilir. Ezilmişlik, itilmişlik gibi şeyler de yeri geldiğinde ideolojileşir. İnsanların alt yapısında bu vardır. Dolayısıyla devletlerin de. Yoksa, devlet denen kurum yalnız başına kalır. Varlığını devam ettirmek için çaba sarf etmez.  Pastoral alem böyle bir dünyadır. E zaten bünye olarak da yoktur o.  Hoşgörü düzenini kaldırıp  yerine laikliği ikame edenlerin zihninde zaten amaç buydu. Hoş görü, bir toplumda bir İslam idare ekonomisidir. Mayadır. Çivi çiviyi söker; laiklik de hoş görüyü sökünce, laiklik tabi devlet çamurunda maya olmaya yetmedi. Doğu toplumlarını kahramanlar  bağlamında ayakta tutan kahramanlık çağı da tarihe gömülmüş oldu.

Aslında son yüz elli yıldır genel olarak dünya genelinde bir doğaya dönüş vardı. Pastoral unsurlara yöneliş bu dönemlerde ön plandaydı. Sonuçta bu da insanın zaman zaman değişen yönelimiyle alakalıdır. Ancak sonraları,  pastorallık doğaya bakış olmaktan çıktı. Artık pastorallığı doğayla irtibatlandırmak bile gereksiz. Çünkü insanın kendi dünyası doğrudan pastoral, edilgen bir mevzu haline geldi. Acayip derecede edilgenleşti, insan. İnsandaki, insanlık etkisi azaldı yani. Bu hayat tarzı da aslında kendini meşrulaştırmak için ‘laiklik’ kavramını keşfetti. Sonuçta toplum katmanlarındaki barış, hiç de laiklik bir imajdan beslenmiyor, bu durum hoşgörü ile sağlanıyor. Laiklik insanları ontolojik anlamda boğarak, kısarak barışı sağlarken; hoşgörü, insanı insanileştirerek, açarak ilişki kurmaya davet ediyor.  Toplumsal barışı laiklik kavramıyla sağlayanlardan bu yüzden bir kahraman çıkmıyor. Zaten laiklik başlı başına bunu engellemek için var edilmiş bir kavramdır. 


Yeprem Türk