19 Ocak 2018 Cuma

&


Yunus, alim ve keşif sahibi bir er kişidir. Ve Yunus; her yerde, her şeyde Yunus’tur.
Tanrı bize bir Yunus yaratmıştır. Yönlerimiz ona ayarlanmıştır.
Çağlarımızda ve tüm Anadolu ve Balkanların içinde ortak kişilik Yunus’tur.
Derin ve temiz konuşan bilir ki sözün serveti Yunus’tur.  Güzel düşünen der ki ‘Kalbimin hazinesi Yunus hallerinden bir durumdur. ‘
Düz ovada canhıraş koşan serazat bir at görsem o atın o ulu manzarası bana Yunus çağşımı verir. Ahrete ancak böyle koşulur, derim.
Ve ben ki o koşuyu hem toplumsal hem bireysel anlarım.
Ve Yunus’a  olan meylim, bende ulu bir tasarım.
Ve zaman zaman Yunus’u özlerim.
İçinde cennet üreyen Yunus’u.
O sonsuz başlangıçtan yayın yapan fm gibi olan Yunus’u.
Alnındaki sonsuzluğun bayrağını dünyada iken indirmeyen Yunus’u.
Her şey bir kez bir şey oluyor, genelde. Sonra öyle devam ediyor.
Bu nedenle ki medeniyetimizin ve topraklarımın temel direği Yunus da hep aynı memlekettir ve hep aynı nurdur.


Y.Türk


&


Biz uydurmadık bu sabahları, bu ikindi üstüleri, bu dağları, bu ovaları. Her şey insana saat gibi ayarlandı. Yer yaratıldı, insan içine kondu. Bitkiler, yıldızlar ve adı evrene yazılı olanlar bir bir çağrıldı. İnsanın duyguları, ruhun ve bedenin sınırları sabitlendi. Ve insan ortamına alıştıkça cennetten bir ışık gibi çekildi.

Ve insan ki anımsar. Köklerini hayal eder. Daha da öte giderse bilir, öğrenir. İnsan, tam olarak kopamaz bekanın hatıralarından. Verilmiş sözler hatırlanır. Mazi yad edilir. Ruhun orijinal kökü dünyaya tekrar dal budak salar.  İnsan olan hiç kimse çekemez ruhunu o ahret, o sonsuzluk çağından.

Çünkü sonsuzluk, insan gibi yaşayıp ölmez.

Ve ahret insan toyken kalpte sadece bir silüettir.  Orta yaşa gelir dolgun bir resim olur. Yaşlanınca ahret, dokunuldu dokunulacak bir tatlı manzaradır.  Ve sonra ahret, insanda canlanır onda tüm organlara dağılır, yayılır.



Y.Türk

YAŞ 40'A HAZIRLIK KİTABINDAN


Merhametin, diğer bütün duyguların çobanı olduğunu Yakup’tan Yusuf sayesinde öğrendik, biz. Belki de aşkın bile. Ve Allah merhametin doğrudan kendisidir.

İnsana ahret ile dünyayı birer kafiye gibi yakıştıran, yaklaştıran derin bir nurdur, merhamet.  Ve insanı yel kadar incelten ve göz kapalıyken bile uzakları yakın eden, Yakup’a ötelerdeki Yusuf’tan haber verendir. Dünyanın madde ve manada iki yakasını bir araya getirendir.

Ve zaman, insan bedeninin ve ruhunun işçisidir. Bu merhametten kaynaklanır. Zaman insanı hallerden hallere sokar. Ruh serpilip gelişir ve beden eprir, farır, kuvvetini yitirir.

Zaten biz bu dünyaya bir halı üzerine geçirilir gibi gitmek üzere dokunmuştuk. Biz iplikler, kırılır dökülürüz ve halı yani yeryüzü bir süre daha dünyada kalır. Çünkü doğduğumuzdan beri uzaklardan, geldiğimiz yerden geri çağrılıyoruz. Ve çağırana adım adım yaklaşıyoruz. Çağrılmak başlı başına merhamettir.


Y.Türk

13 Ocak 2018 Cumartesi

İKİBİN KUŞAĞININ İKİ DERGİSİ: KURULUŞ ve DİL VE EDEBİYAT DERGİSİ



İkibin kuşağı şairlerinin çoğunu doksan kuşağının ya da yetmiş ve seksen kuşaklarının şiir ilkeleriyle hareket eden sanat dergileri yuttu. Bu durum, kuşağımın istediği gibi hareket etmesini ya da kendi sanat beğenisini meydana getirmesini engelledi. Örneğin önce Yediiklim ardından Fayrap ve İtibar gibi dergiler ikibin sonrası kuşaklara neredeyse el koydu. Onları kitap yayım imkanlarıyla veya televizyon, gazete türünden cazibeli şeylerle tavladı. Yeni kuşağın yeni estetik anlayışının gelişmesine meydan vermedi.

Bu konunun aslında üzerinde durulması gerekir.  Yediiklim, Fayrap ve İtibar gibi dergilerin şiire bakış açısı, Hecenin ihyasına ve Neo-epik şiire rağmen Diriliş, Mavera gibi edebiyat dergilerinin gerisindedir. Neo-epik, bugün şizofrence konuşuyor gibi. İtibar, medeniyet eksenini oldum olası tam ifade edemedi. İki dergide de yerel şeyler ile varoluşsal durumlar harmanlanamadı. Yediiklim dergisi de bunların tam tersini yaptı, milli duyguları kuşatmaktan aciz kaldı.  Oysa iyi bir edebiyat dergisi bayrağımızın anlamından tutun insanlığın başlangıcı Adem’e hatta ahret hayatına kadar olanki aralığı insan adına kapsamalı. Bu manadaki bir insana hizmet etmeli. Tabi bu,  Peygamber –i Ekber’e uyumla gerçekleşmeli. Asıl kaynak oradan edinilmeli.


Bugün Zafer Acar ve arkadaşları diğer yandan Kuruluş dergisi çevresi dışında bizden önceki kuşaklara bir eleştiri gelmedi ikibinli kuşaklardan. İmgeciler ve metafizikçiler dışında bir ses yok yani. Aslında bunlar da baştan beri kültürü-medeniyeti; milliliği ve varoluşsal durumları birbiriyle harmanlayan çevrelerdi.


Yeprem Türk

6 Ocak 2018 Cumartesi

İNSAN


          Kardeşim, ağabeyim Zafer ACAR'a

İnsan var
Allah’ın evinde
Uykuda olur

İnsan var 
Cennetten yayın yapan
Radyo gibi konuşur

İnsan var
Ajandır
Kokuyla bulur Rabbini

İnsan var
Kırılır
Onları kalem değil
Allah yazar


Y.Türk

5 Ocak 2018 Cuma

İNSANLAR


           Kardeşim, ağabeyim şair Erkan KARA'ya


Maziyi özleyen eski yağmurlar gibi
Göğe bakanlar

Değil midir bazılarının alnındaki
Pırıltılar,  bir meleğinin yukardan
Geçerken döktüğü simler

Tanrı’nın buyurucağını umarak
İçlerine Hira ve
Tur nakşedenler

Dünyada tam kucak görmedi hiçbiri
Bunu çiçekleri
Elleriyle seven sevginden bilirler

Haberini doğadan alırlar

İnsanlar da olmak ister
Böyle tatlı esintiler altında
Allah’a eğilip kalkan çiçekler


Yeprem Türk

30 Aralık 2017 Cumartesi

HAK



                Dostum,  ağabeyim  Osman Serhat Erkekli'ye



Aşağıdaki isteklerimi Tanrı'm
İnsanlığımın belirtileri olarak dinlemeni dilerim

Rabbim rüyana gireyim oradan çıkmamayım
Ya da yoruldum, kelebeklerin gibi yanına erken döneyim

Beni yağmur yap
Göklere at
Anne memesi gibi aşağıya öyle 
Beyaz damlat

İnsanlığa
İşte benim hayatım bu, diyeceğim
Bir ulu manzara yarat

İnsan çünkü arzularını
Yama yapmadan yeniler
Hayatımıza o uzak başlangıçtan gelen
Büyülü esintiler var

İsteriz gönül 
Aklı bir meyve gibi eğsin
İstediği kadar dersin
Bu bir sevgi aklıdır
Her zaman haklıdır

Ölmeyi hak etmeden
Meleklerin bizi buradan alsın


Yeprem Türk