11 Mart 2023 Cumartesi

Ümit Yıldırım, Güle Yaza Edebiyat




Türkiye’de komünizmin varlığı -böyle bir şey ne kadar var- komünist partilere öyle ahım şahım denecek derecede borçlu değildir. Bu varlığın borcu Nâzım Hikmet'edir . Şöyle de düşünelim: Necip Fazıl ve Sezai Karakoç’u çekip aldığınızda İslamcı camiada etkili olabilecek denli parti falan kalmaz. Şairaneliğin, sanatçılığın ideoloji ve fikir üzerindeki etkisinden bahsediyorum.

Cumhuriyet’in başlangıcı biraz Rönesans gibidir. Daha doğrusu Rönesans’ın bir taklididir. Sanatçılarla, şairlerle ve fikir adamlarıyla başlamıştır cumhuriyet. Yunus’u tekrar sözün başlangıcına, modern şiirin başına, yerine çağıran da bu tutum olmuştur.

Sözü, Ümit Yıldırım’ın yeni derleme kitabı ‘Güle Yaza Edebiyat’a getireceğim. Ümit Yıldırım, bir zamanlar farklı edebiyat ortamlarında sık sık  anlatılmaya değer görülmüş, bazı şair ve yazarların hatıralarını bir araya toplamış. Kitapta; duyduğumuz, okuduğumuz metinler, olaylar, komiklikler olduğu gibi hiç işitmediklerimiz de var.

Kitap, aslında bir şairler ve yazarlar magazini. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde böylesi bir olay vardı. Basın ve yayım dünyasının magazini onlar üzerinden dönerdi. Toplum onların muzipliklerini ve fikirlerini konuşurdu. Kitap okuyan, yabancı dil bilen mürekkep yalamış insanlardı, bunlar. O zamanlar için haklı bir şekilde Türkiye’nin kanaat önderleri. 



Yeprem Türk