1 Nisan 2023 Cumartesi

DEĞİNİ

 

Yücel Kayıran’la felsefeyi, hayatı, rızkı, inancı konuşmak hakikaten sevdiğim bir şey. Ayrıca poetikaya dair de. Derin bir adam Yücel Kayıran. Olgun. Güven verici. Sakin.

Akşamdan sabaha dek kesintisiz şekilde, sohbet edebiliriz Yücel Kayıran'la. Saatlerin nasıl akıp gittiğini gerçekten bilmeyiz, fark etmeyiz. Bu topraklar iyi şairler veya filozoflar yetiştirdi. İkisini birden olmuş Yücel Kayıran. Maraş depreminden sonra diyaloglarımızdaki ırmak daha bir derinleşti. Bu toprakların kaderi kendi kaderimizmiş gibi. Bu kader birlikteliğinde diyaloglara girmek yüreği serinletiyor, ayakta tutuyor. Yeni yeni anlıyorum, felsefenin neden diyaloglar üstünde inşa edildiğini. Modern felsefede bu, epeydir yok. Bu, olmadığı için felsefe kendisine zarar verecek derecede dondu; akademik metinler haline geldi. İç içe girmiş ip yumakları gibi birbirine dolaştı. Felsefeye hayat veren dört şey var bence: 1. Diyalog  2. Fragman 3. Varlığa(doğaya) yakın olmak 4. Toprak, bölge, coğrafya.

Spinoza ve Kierkegaard okurken zevk alırım. Aynı zevki M. Heidegger veya Althusser metinlerinde bulamam. M. Heidegger ve Althusser, daha kuramcılar, felsefede. Fakat Kierkegaard, neredeyse felsefenin denemecisidir. İsterseniz deneme diyerek haksızlık etmeyelim, felsefenin şanına yakışır bir şey olsun bu: fragman. Spinoza, bu iki grup arasında bir yerdedir.

Varlıkla beraber olmak, bilhassa toprakla, bence felsefe yapmanın önemli şartı. Sadece kütüphanelerde doğum yapan felsefede bu eksikliği hissedersiniz. Heidegger, Kara Orman Dağları’na niye gitti dersiniz.  

Ve felsefedeki coğrafya etkisi yabana atılamaz. Felsefe bu topraklarda, yaşadığımız bölgelerde ve bunların civarında ortaya çıkmış bir şeydir. Anadolu’da, çevresinde, Ege’de, Atina’da…  Kader peygamberlerini çoğunlukla bu topraklara atadığı gibi filozofları da buralara göndermiş. Avrupa, dinî ve felsefî anlamda bu topraklardan alıp gidiyor, dönüştürüyor, üstüne ekliyor. Ama kaynak burada. Ve Avrupa’nın alıp götürdüklerine ekledikleri şeyler, hiçbir zaman bu topraklardaki felsefe gibi berrak, canlı olmadı. Avrupa iklimi kapalı, nemli. Avrupa felsefesinde bir coğrafya engeli bulunuyor. Felsefenin eski anavatanı olan coğrafyada güneş var, açıklık var, gök çok yakın, bu coğrafyanın tinselliği güçlü. Yani felsefeye giden yollar hem yerden hem gökten ayarlı. Tefekkür eden personanın önü açık. Dilin de.

Y. Türk