27 Mayıs 2020 Çarşamba

&



Hobbes, tabii hukuk ekolüne bağlılardandır. Bu görüşün diğer savunucuları: Locke, J. J. Rousseau, Descartes, Spinoza...

Bu hukukun temelini Stoacı düşünce belirler. Antik Yunan’a dayanır. Büyük oranda panteist bir görüşe sahip. Bu, hukuktaki natüralist ya da doğacı yorum.  Fransız ihtilalinden sonra etkin olan hukuktur. Modern hukukun temelini oluşturur.
  
Dinî hukuk ki bizde büyük oranda şeriat olarak bilinir ve adına fıtrî hukuk denebilir.

Osmanlı devleti, yaşamı, fıtrî hukuk ve bunun etrafında şekillenmiş örflerle ve diğer eklentilerle idare etti.

Ama ortaçağın softa Hıristiyanlığı içinde debelenen Avrupa, çareyi, toplumsal hayatı, dinî kurallardan sıyırıp tabiî hukuk etrafında sürdürmekle buldu. Ve bu hukuk yordamı neredeyse tüm dünyaya yayıldı.

Ve şer'i diğer adıyla fıtrî hukuk da eski otoriter, totaliter monarşik yönetimlerle bir görülüp tarihin raflarına kaldırıldı.

Oysa fıtrî hukukun ne otoriter rejimlerle ne de monarşilerle bir alakası vardı. Tabiî hukuk kavramı eskiden ortaya çıkmış olsaydı, bu kez de o, monarşilerin, imparatorlukların elinin altında olacaktı, yıpranacaktı. O devirlerde monarşinin olmadığı bir yer mi vardı.

Müslümanlar, tabiî hukuk kavramının kazanımlarını da yanına alarak bir fıtrî hukuk yaşantısında olmuşlardır.


Y. Türk