Osmanlının
çöküşünden bu yana meydana gelen evrensel alternatif yaşama biçimine modernizm
diyebiliriz.
Modernizm,
ulusçuluğu ön plana çıkarmasıyla medeniyetin tersidir. Hatta ideoloji
üretimiyle medeniyeti en ufak ayrıntılarına kadar parçalamış bir yapıdır.
İslam
dünyasındaki bu Avrupai birikim eleştirildikçe modernizm, modernizm
eleştirildikçe de ideolojiler eleştirilmiştir.
Ve bu
eleştiriler bir medeniyet ekseninden yapıldıkça İslam dünyası ideolojilerden,
dolayısıyla da modernizmden kopmaya doğru gitmiştir. Hatta ideolojiler ve
modernizm İslam dünyasındaki entelektüel kapasiteyi aşındırdıkça, yitirdikçe
kendisini ifade etmek için daha küçük çaptaki yapılara yönelmiş ve diğer bir
ayağıyla da terör örgütlerine kadar inmiştir.
Entelektüellerimiz,
hayatı ve insanı medeniyet açısından okumaya başladıkça da modernizm geri
çekilmeye başlamıştır.
Dün, Doğu’ya
hümanizmle gelen Batı’nın bugün neden silah yüklü gemilerle dayandığı önemlidir.
Aslında bu,
bir bitiş sirenidir.
Türkiye
yüzyıldır modernizm üzerine kafa yordu. Bu uğurda epey yol kat etti.
Modernizmi, medeniyet fikriyle aşabileceğini gördü. Ve modernizme direndi,
çünkü alternatif olmak istedi. Üstelik direnmeyenler, tüm hikâyesini de
kaybediyordu.
Yeprem Türk