25 Ekim 2018 Perşembe

NEBAHAT ERKEKLİ, DESENLER VE GÜNGÖR ERKEKLİ İLE MEKTUPLAŞMALAR


Mektup, İslam medeniyetinin telif eser üretme tarzlarından biridir.  Bakmayın, son çağlarda içine kartpostal koyularak yazılmış boş ve derinliksiz mektuplara. Îmam-ı Rabbânî’nin Mektûbâtı var  mesela. Uzak diyarlara, müridlere yazılan mektuplarla meydana gelmiş, nice eren ve alim külliyatlarına sahibiz. Eskiden mektup türünün yazın alanında büyük iktidarı bulunurdu.

Mektuplar, bir devri sosyolojisiyle psikolojisiyle aydınlatır. Eğer kalem derinse okuyucuyu ilhamlara bürür. Hayat, sanat ve insan adına bir irfan haline gelir.

  Geçenlerde, Osman Serhat Erkekli’nin babasının annesine yazdığı mektupları okudum. Osman Serhat, kitap haline getirmiş bunları. Annesinin resimlerini de kitaba eklemiş.

Kitapta hakim duygular: Özlem, ülkü ve yoksulluk. Bir devlet memuru olan şairin babasının ve neredeyse cumhuriyetin ilk bayan ressamlarından olan Nebahat Erkekli’ye duyduğu aşk ön planda. O zamanın Türkiye’sindeki ekonomik yaşamın tüm zorlukları ve ideolojik yönelimler eserde net şekilde görülebiliyor. Bakımsız Türkiye’den birçok manzara var, kitapta. Halkın hayata tırnaklarıyla tutunduğu belli.

Zorluk, umut ve samimiyet dolu şeyler yer yer de Ahmet Muhip Dıranas ikliminde esere yayılmış. Osman Serhat Erkekli içinse çocukluğa, yitik cennete, safiyet dolu bir döneme bu mektuplar sayesinde dönüp bakmak ilginç ve tatlı olsa gerek.


Yeprem Türk