Göç, aslında
başlı başına felsefi bir olay. Dünyada birçok medeniyetler ve devletler göçler
sonrasında kurulmuş, nefes tazelemiştir. Türklerin Anadolu’ya göçü Anadolu’da
yeni, yerleşik ve büyük bir medeniyetin ortaya çıkmasına olanak hazırlamıştır.
İngiltere’den Amerika kıtasına göç edenler bugün Amerika denen kapitalist
devletin temellerini atmışlardır. Büyük İskender devleti bir göç olayı
devletidir.
Göç
sadece kıtalar arası yer değiştirmekle de olmaz. İlim ve irfan da başka bir
yere göç edebilir. Yeni bir vücut ve kimya ile de kendini yenileyebilir, hayatı
ihya edebilir. Grek uygarlığının temellerini irfan ve ilimdeki göç atmıştır.
İbn Rüşd, İbn Sina, Gazali, imam Maturidi bu türden göçler neticesinde huruç
etmiştir.
Peygamberimizin
dediği gibi medeniyetler ve ilimler için de ‘seyahatte ihya vardır’.
Son
yüzyıllık süreçte ise göç kavramının yerini siyasal ve medeniyet ideolojileri
almıştır. Kapitalizm, Marksizm ve İslamcılık aslında insanlarda göç kadar etki
yapmıştır. Ancak birçoğu büyük bir medeniyet ortaya çıkaracak kadar güçlü
olmamıştır.
Buna
rağmen, toplumları tazeleyen şey, bilinen göç olgusundan ziyade yeni dünya
projeleridir. Göç, irfani ve zihinsel bir temele kaymıştır.
Y.Türk