Seferber Dergisi, bilge mimar Turgut Cansever’i dosya yapmış. Çeşitli ve önemli yazılar var. Mimari tarzımız kadim haliyle, yeni haliyle ve geleceğe nasıl taşınır konusuyla tartışılmış.
İnsan gibi mimarinin
değişmeyen bazı temel özellikleri var, aynen insanın hep iki ayaklı olması
gibi.
Mesela nasıl insan
üzerinde coğrafya kaderse, mimaride de benzer durum var. Ya da Allah hem insan hem de mimari eserler
üzerindeki kaderini coğrafya üzerinden yürütüyor. Belki de doğrusu bu. Örneğin
Marmara İlahiyat Fakültesi Camii hakkında dergide yazılanlar bu açıdan önemli.
İstanbul’da çöl ve çöl iklimi olmadığı halde neden camilerimizde çöl
tonlamaları kullanılır acaba? Diye soruluyor. Hakikaten, insan, özün aynı
kalmasına rağmen, bulunduğu mekana göre çeşitli göz, ten ve ses farklıları
kazanır ve mimari de bundan azade olamaz.
Turgut Cansever’ göre
mimarinin birinci ilkesi tevhid’dir. Ve bu tevhid’e en yakın yerden, kendi coğrafi konumu üzerinden
başlamak zorundadır. Sonra zaten Kabe’ye uzanır. Ve bu tutum da derinlik
ilkesiyle anlatılır, dergide. Çünkü Yusuf’u
güzel kılan da derinlikti* denir.
*İsmet Özel
Adem KALAN