Şiirin Kanatları Altında’. Nurettin Durman. Çıra
Yayınları. Nisan 2018. ‘
Şiirin Kanatları
Altında,
cahiliye dönemi şiirinden tutun, günümüz şiirine kadarki süreci içine alan özet
bir kitap. Bin küsur yıllık şiirimiz, hangi dönemler hangi halleriyle
zuhur etti? İnsan, şiiri, zamanının imkan ve bünyesi ile nasıl
adlandırdı? Bütün bu sorular, geçmişe doğru bir kuşbakışı ile cevaplanmaya
çalışılmış.
Zaman gelmiş şiir bir
bilgi terkibi, zaman gelmiş bir eğlence aracı olmuş bazen de kendisini topluma
yol gösterecek kadar liyakatli görmüştür.
Ama Nurettin Durman,
şiiri, her daim katı ideolojik çerçeveden ve anlaşılması zor metinler olarak
görmekten uzak tutmuştur. Bu minvalde, kitapta, Ahmet Haşim’e karşı bol
miktarda eleştiri var.
Biz, Divan şiirini
Farisilerden aldık ve Sekb-i Hind olarak zirveye erdirdik. Ve bunu Farisileri
birçok savaşta yenmemize rağmen yaptık. Nurettin Durman, bu durumu şöyle
bağlıyor. Büyük İskender, Pers İmparatoru Daryus’u yenip
hakimiyetini ilan edince Persliler gibi giyindiğini söyleyip, oralı olduğunu
anlatmaya çalışır. Sanırım bu da bir çeşit fetih sanatı olsa gerek.
Gerçi yeni Cumhuriyet
şiirinde kullanmak üzere aldığımız Batılı şiir tekniklerini, böyle bir tavır
sonucu edinmediğimizi biliyoruz. Biraz da sanki mecburiyet var, işin içinde.
Kitaptaki, Şiirin
Görkemli Çağı adlı metin, kitabın ve medeniyetimizin şiire bakış
açısının özü ve tartısı olmuş adeta. İnsanı çağrışımlara gebe bırakıyor,
geçmişten günümüze de yankılar taşıyor. Şuara Suresi ile hakiki şairin
tanımı yapılıyor.
Cahiliye döneminde
her şairin bir cini olduğuna inanılırdı. Şairlerin bu cinlerden yardım aldığı
söylenirdi. Günümüz şiiri için bu, ilginç bir durum. Gerçi bu cinin adı modern
zamanlarda ilham oldu. Mesela birçok Batılı şairde, bu cin, absent ve kafa
yapan çeşitli malzemeler olarak yerini aldı. Bazen Cahit Koytak ‘güzel sözlerin
cini’ diyerek, bu döneme gönderme yapar, şiirlerinde.
Peygamberin
öldürülmesini istediği, görüldüğü yerde öldürülmek için aranan şair Kâab bin
Züheyr’in, bir an Peygamberimizin karşısına çıkıp, ihtida etmesi ve
Kaside-i Bürde’yi O’na sunması, birçok farklı yönler taşımasına rağmen, İsmet
Özel’in, Diriliş dergisinde 1974'te yayımlanan Amentü şiirinin atası
gibi duruyor.
Adem KALAN