2 Haziran 2018 Cumartesi

KADİM SEYİR


İbrahim Tenekeci, bir yazısında ‘Bizim için mutluluk, deniz, güneş ve kum değil; Allah, insan ve tabiat üçgenidir’, der. Molla Sadra buna seyru suluk ve serüven, der. Yani insan; Tanrı, ben ve tabiat arasında yolculuk yapar. Ve bu yolculuk Tanrı’da biter. İnsan böylece, evrendeki manasına, kulluğunun derin anlamına kavuşur. Gerçi modern anlamda sanatlarda ortaya çıkan yönelimler de eksisiyle artısıyla bu yolculuğun serüveninden başka bir şey değil. Tanrı, ben(insan) ve tabiat üçgeninde akıp için bu macera akımlarla dile getirildi modern sanatta. Örneğin Natüralizm ve Parnasizm sanatın, şiirin tabiat kısmında oluşan akımlardı.  Bu kadim seferin ikinci durağı olan ben kısmında ise insanın duygu ve nostalji ihtiyacını karşılayan Romantizm ve onun kadim alana gönderme yapan Klasizm gibi akımlar ortaya çıkıyordu. Tanrı’ya dönüşü ise insan Sürrealizm ve Metafizik gibi kavramlar veya akımlarla adlandırıyordu. Şimdi görüyoruz ki bütün bu akımlar Tanrı, ben ve tabiat seyru suluğunun alt başlıkları ya da daha alt şubeleri veya ayrıntılarıdır.

Ve Yunan felsefesi bu yolculuğu natürmort sahada sabit kalarak bitirdi. Avrupa ise ben’e saplandı (Düşünüyorum, öyleyse varım (Descartes). Diğer unsurlara yolculuk yapamadı. Bunun adına ise hümanizm dendi.

Y.Türk