1)Yahya Kemal, güzel şiirler yazmıştır. Ama şiirlerinde de özsel bir
kaybın olduğunu hep hissettirmiştir: O da ahlaktır. Bu nedenden olsa gerek cami
cemaati edebiyatına Yunus, Akif, Necip Fazıl ve Sezai Karakoç gibi rahat
girememiştir. Daha ziyade balo ve ziyafet salonlarında akıp giden sanat
kültürünün bir unsuru halinde kalmıştır.
Hilmi Yavuz ise, bu
açıdan Yahya Kemal’e bile yaklaşabilmiş değildir. Hilmi Yavuz’un Bedreddin
Üzerine Şiirler dışındaki kitapları, biçimsel kuru bir tat içerir.
Medeniyetin ölü unsurlarını bile terennüm etmez. Yahya Kemal kadar şümullü ve
derin değildir, onun kullandığı malzeme çeşidi. Hilmi Yavuz, gelecekte büyük
ihtimalle azınlığın azınlığı bir cemaatin çay sohbetlerini renklendirecektir.
2)
ve giydik ki, gülün dikişi sökük;
varoluşu Aşk’ın örsünde dövdük;
baktık, beklenen oldu... ne iyi!
bir anlam adına hor görüldük
Lanet Şiirleri, Hilmi
Yavuz
Hilmi Yavuz şiiri, iki dudağınızın arasında, jest ve
mimikleri harekete geçirmeden okunur. Dudaklar bazen azıcık büzülür, bir iki
kıpırtıyla tekrar kapanır. Ağzınızı fazla açmaya, dudaklarınızı yormaya ihtiyaç
yoktur. Yani birkaç yıl, Hilmi Yavuz şiiri okumaya alışmış kişi, İstiklal Marşı'nı okuyamaz mesela. Kudreti, yeteneği buna yetmez çünkü. Yetmeyince ya Yahya Kemal
gibi Milli mücadele zamanlarında Bulgaristan’a kaçar ya da Hilmi Yavuz gibi 15
Temmuz Direnişi’ne katılmak yerine kirli bir cemaatin çukurunda pusuya yatar.
Sanatın özsel boyutunu zayi eder.
Oysa İsmet Özel ya da Sezai Karakoç şiirleri okurken,
harflerin avurdunuzu nasıl kavradığını, bazen de şiiri ağzınıza sığdırmak için
çaba sarf etmeniz ve bütün bedeninizle kendinizi şiire katmanız gerektiğini
yani aslında dirilişe, bir ışımaya geçmeniz lazım geldiğini öğrenirsiniz.
Özsel, ahlaki boyuta da, dizelerin kaynağına da şahitlik edersiniz.
Şimdi şu şiirleri okumanızı öneririm.
…
Ben bu şiiri yazdım aşık çeşidi
Öyle kar yağdı ki elim üşüdü
Ruhum seni düşününce ışıdı
Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın
(Kar Şiiri, Sezai Karakoç)
Ağzının bir kıvrımından cesaret bularak
ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım
kalmışsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar
kalmışsa birkaç ısrar ölümle yarışacak
onların yardımıyla dünyamıza acıdım.
...
(Erbain, İsmet
Özel)
Aslında şiir, bir zevk meselesidir. Gerçeklik, hakikat,
cesaret sorunudur. Hakikat ve zevk de ahlaktan başka bir şey değildir. Zevk, ışıma samimiyet, hakikat ve ahlak tek hüviyettir
sanatta.
Yeprem Türk