Her yeni gelen sene, Tanrı’nın
eli olarak dünyayı yeniden şekillendiriyor. İnsanın siması gibi dünyanın
yüzü de biçim değiştiriyor. Yazgıdan kaçılamıyor. Olağan seyir devam ediyor.
Bunun adına Allah’ın kanunu ya da büyük yasası deniyor.
İnsansa büyük yasayı delip, bazen bu akışın gidişatını
kirletmeye çalışıyor. Hummalı fikirler ve ideolojiler keşfedip yeryüzünü yakıp
yıkıyor. Ümran yerlerini harabeye çeviriyor.
Allah’ın inayetiyle yediler ve kırklar devreye giriyor.
Yediler ve kırklar milletinin bir ferdi olarak bu iki
rakamı önemsiyorum. Yedi: Bir insanın maya ve ahlak tohumu bu yaşlarda ekilir.
Kırk: Bu yaşa erince o tohum en tatlı ve olgun haline erişir. Halkına temiz bir
gıda olarak ulaşır.
Güzel ve bereketli kırklı yaşlar, yediler ve kırkların
ortak yapımıdır. Büyük anlayış ve fikirlerin neşet ettiği kentler, medeniyetler
yediler ve kırkların eseridir. İstanbul öyledir, eski Bağdat öyledir. İskenderiye,
Şam, Horasan, Tebriz öyledir.
Kırklar; memleketlere, şehirlere kandil gibidir.
Ve orada güzellik, iyilik; seyir ve süluk vardır.
y.t.