1900’lerin başından bu
yana gelen birçok fikir ve akımlar aslında büyücü değnekleriydi. Özellikle 1930’lardan
sonra ortaya çıkan sosyalizm, kapitalizm, faşizim gibi erken dönem fikirler,
Firavun’un sarayında en iri sihri ben yaparım diyen büyücü müsveddelerine
benzerdi. Sonuçta hepsi de topluma verdiği ütopik sözlerin birini bile yerine getiremeden
öldü. Halk içinde değil de bürokraside yer işgal etmeleri de onların halka
olan bu sirayetsizliğini gösteriyordu. Bugün bu ideolojiler nerede diye sorulsa?
Kim ne cevap verir acaba? Genelce 15 Temmuz Direnişi ile Musa’nın asası indi, bütün o
büyücü değneklerini yuttu, denebilir.
Çünkü bu tür candan gelen
direniş hareketleri; eskilerden ilham alıp söylersek, toplumun ve devletin
rüzgarıdır. Milleti ayağa kaldırır, ululuklara kanatlandırır. Mensubiyetini topraktan ruha;
ruhtan millete kadar bildirir. Büyücü akıllardan korur, Musa’nın asası gibi parlak
ve ihya edici bir akla terfi ettirir. Gereksiz, popülist ve işgalci
ideolojileri halktan uzaklaştırır.
y.t.