14 Mayıs 2017 Pazar

&

Genel kanaate göre günümüz birinci şifahi döneme, 1000’li, 1100’lü tarihlere çok benzetilir ve ikinci şifahi dönem olarak adlandırılır. Bu dönemlerde sanatın, siyasetin ve bunlara bağlı olarak da yeni felsefe ve dünya görüşlerinin temelleri atılır.

Türkiye’nin de bu anlamda Selçukiler çağına benzemesi olağandır.
Böylesi zamanlarda insanları bir arada tutan birçok çatı zayıflar, yıkılır ve yerine yenileri kurulur.

Yani şimdiye göre konuşursak, artık ne Avrupa siyasa ve felsefe ağacının uç dalları olabilirsiniz artık ne de daha onların başka kolları.
Konular bunlardan daha başka şeylerdir. Örneğin yeni medeniyetler, yeni anlayışlar, yeni ekonomiler, yeni ticaret yolları daha ilgi çeker.
Tam da bu arada 15 Temmuz gibi; şifahi olanı, yani yalın bir dili, yalın bir felsefeyi, açık bir medeniyeti geleceğe doğru dölleyecek durumlar oluşur.
15 Temmuz Dirilişi’nin şifahiliğe yakın olması ve onun bir milletin nefesi olması bundan ileri gelir.

Aslında bu dirilişle Türkiye tam da zamanına uygun olarak; Avrupa ve diğer Batı temelli hayat algısına dirsek vurmuş ben başka zuhur ve huruç edeceğim demiştir.

Ve çakmak, çakmıştır, Türkiye’nin ruhu bu direnişle ateş almıştır. İrfanındaki sade ve iyi huylu mana, dışarı çıkmıştır.


Y.Türk