1) Dünyamız şifahi bir anlamla çevrildi.
Bu durum, 15 Temmuz Direnişi ile zirveye erdi. Müslümanlar olarak
tarihin başında nasıl idiysek, şimdi yine o haldeyiz. Yüz küsur yıllık
kopuşlardan sonra bile, sürekli olanla sürekli olmanın temennisi içindeyiz. Ve
bu süreklilikten iyilik ve huzur bulacağımızı görüyoruz.
2) Bir Mehmedi olarak diyorum ki; her aracın, her sanatın, her siyasanın ve
amaçların açıkça göründüğü bir zaman eşiğindeyiz. Dünyanın içinde ne varsa:
düşünce, uygarlık, sevgi ve şiddet namına. Niyetlerinin üstündeki perde
çekilmiş vaziyette. Bu sadeliğe biz millet olarak bayılıyoruz. Şifahi dönemin
bu özelliğine güven duyuyoruz.
3) Bazı ilginç patlamalar da oluyor bu dönemlerde. Mesela IŞID, PKK, YPG gibi terör örgütlerinin
tam da bu zamanlarda agresifleşmeleri; görülmemiş derecede şiddete eğilim göstermeleri, işin boyutunu caniliğe taşımaları; şifahi bir direnişin ardından
gelen bu durumlarla alakalı olmalıdır. Çünkü, onlar için artık dünyada kabul ihtimalleri
tükenmiştir. Ve yaşadıkları toprakların altında yatan yüksek ruh onları
ister istemez dışa atacaktır.
4)
Şifahi
dönemler, dünyanın yaralarından temizlendiği ve kurtlarını döktüğü zamanlardır.
Bu dönemler, kökü olanların köklerini bulduğu; kökü olmayanlarınsa dünya
kabuğundan silindiği zamanlardır. Tam da bu çağ, dünyanın felsefe, siyaset ve
mana olarak birkaç ana başlıklara ayrılmasını beraberinde getirir. Örneğin derin
tarihleri olan milletler ayrı ayrı parçalara ayrılmış bile olsa rahatlık ve
huzurla yerlerine yerleşirken bazı ufak çaplı köksüz oluşumlarda büyük bir
stresin ve şiddete doğru bir eğilimin gözükmesi bundan.
Y.Türk