14 Mayıs 2017 Pazar

&


1)   Dünyamız şifahi bir anlamla çevrildi.  Bu durum, 15 Temmuz Direnişi ile zirveye erdi. Müslümanlar olarak tarihin başında nasıl idiysek, şimdi yine o haldeyiz. Yüz küsur yıllık kopuşlardan sonra bile, sürekli olanla sürekli olmanın temennisi içindeyiz. Ve bu süreklilikten iyilik ve huzur bulacağımızı görüyoruz.

2)   Bir Mehmedi olarak diyorum ki; her aracın, her sanatın, her siyasanın ve amaçların açıkça göründüğü bir zaman eşiğindeyiz. Dünyanın içinde ne varsa: düşünce, uygarlık, sevgi ve şiddet namına. Niyetlerinin üstündeki perde çekilmiş vaziyette. Bu sadeliğe biz millet olarak bayılıyoruz. Şifahi dönemin bu özelliğine güven duyuyoruz.


3)   Bazı ilginç patlamalar da oluyor bu dönemlerde.  Mesela IŞID, PKK, YPG gibi terör örgütlerinin tam da bu zamanlarda agresifleşmeleri; görülmemiş derecede şiddete eğilim göstermeleri, işin boyutunu caniliğe taşımaları; şifahi bir direnişin ardından gelen bu durumlarla alakalı olmalıdır. Çünkü, onlar için artık dünyada kabul ihtimalleri tükenmiştir. Ve yaşadıkları toprakların altında yatan yüksek ruh onları ister istemez dışa atacaktır.


4)      Şifahi dönemler, dünyanın yaralarından temizlendiği ve kurtlarını döktüğü zamanlardır. Bu dönemler, kökü olanların köklerini bulduğu; kökü olmayanlarınsa dünya kabuğundan silindiği zamanlardır. Tam da bu çağ, dünyanın felsefe, siyaset ve mana olarak birkaç ana başlıklara ayrılmasını beraberinde getirir. Örneğin derin tarihleri olan milletler ayrı ayrı parçalara ayrılmış bile olsa rahatlık ve huzurla yerlerine yerleşirken bazı ufak çaplı köksüz oluşumlarda büyük bir stresin ve şiddete doğru bir eğilimin gözükmesi bundan.  


Y.Türk