A. Rimbaud, şair çağının adamıdır derken; Şems, insan
vaktine bağlıdır, şeklinde konuşur. Ve bu iki söyleme arasında dağlar kadar fark
bulunur. Rembo, çağın gerekleri neyse şairi ona uygun davranmaya davet eder. Şems
ise, vakti kıymetlendirmeyi, iyiliklerle donatmayı ve ona bir bilgelik katmayı,
onu olgunlaştırmayı salık verir.
Elbette doğu ve batı arasındaki zaman konusundaki
tutum farklılıkları bununla sınırlı değil. Örneğin birçok şarkçı şairler gibi Sezai
Karakoç da doğuda zamanın derin ve olağan işlediğini, batının, zaman kavramıyla
yüzeysel tavırla iştigal ettiğini birkaç eserinde yineler.
Bu işleyişin, bir yerde zamanları da başka başka dilimlendirmeyi ve kavramlaştırmayı getireceği
muhakkaktır. Bir yerde doğu, vakti, derince geçirirken, batı çabuk ve özsüzce,
vakti koşturuyor. Bu da dünyanın bu iki yakasının, aynı çağda yaşamadıklarını
gösteriyor.
Bizde hukup miktarı diye bir kavram vardır. Seksen
yıllık bir toplama karşılık gelir. Aslında tip ve tarz bakımından seksen yılda gelen
bir olgunlaşmayı ve çağdaki yenilenmeyi anlatır. Batı zamanında ortaya çıkan ve yüzyıla
tekabül eden asır kelimesinin bir karşılığı olarak durur. Bu da demek oluyor ki
doğuda asır, seksen yılda bir değişirken batıda yüzyılda bir değişiyor.
Y.Türk