Direnme gerçekleşmezse bir millette tarih
kurma yeteneği de kesilir. Tarih ağacı çünkü direnmelerle ve binbir özenle
yetişir. Hem maddi hem de manevi olarak meydana gelen kazanımlarla boy verir.
Sadece somut sahadaki zaferler, tarihi ileriye taşımaya yetmez. Bizim
zaferlerimiz bir yönüyle yeryüzüne diğer yüzüyle ahrete bakar. Zaferlerimizin
ve direnişlerimizin içinde çuval çuval aydınlık ve umut vardır. Hem zekaya hem
de gönül gözüne aşinadır. Halkla konuşur, ruhu işitir. Hiçbir savaşımız yoktur
ki temelde Allah’ı ululamasın. Bu nedenle nasıl Bedir mana bakımından
tükenmezse 15 Temmuz Direnişi de bitmez. Savaşlarda da soy zinciri devam eder.
15 Temmuz; Çanakkale, Malazgirt
suretinde geldi. Türkçe konuştu, temizdi, ilahi ilhamdı. Bir bakıma nefes
halinde bir kelamdı, gelecekle alakalı, Allah ve dünya ilgili söz söyledi. Bir
teklif sundu. Ve bu teklifte evrensel bir gerçek vardı. İman, adalet, açıklık,
eşitlik vurgusu yaptı. Büyük olan direniş ve savaşların böylesi kendine has bir
alemi ve kişiliği bulunur. Millet olarak, Bedir’in, Malazgirt’in, Kurtuluş
Savaşı’nın yanına aynı karakterde bir kardeş daha ekledi Allah. Bu da 15 Temmuz
Direnişi. Yani bir şiirimde de dediğim gibi, ümmet bir kez daha cübbesini giydi
ve şehadet parmağı gibi ayağa kalktı.
y.türk