20 Mart 2016 Pazar

UNSURLAR ÜZERİNE


Süleymaniye ölmeden önce ölen eserse, Mehmetli milleti de ölmeden önce ölen millettir. Bir millet ve bir eser için böyle şeyler söylediğimizde aslında geniş bir coğrafyanın, toplumun  ruh özetinden bahsetmiş oluyoruz.  İkisi de bir toplumsal kişiliğin kafasından gelir. Toplumsal kişilik,  insan politikasını ve hayatını etkileyen ana unsurdur. Dünya, düşünce bize bu zihniyetten mırıldanır. Coğrafya, tarih, kültür hatta ahret duygusu ve bilinci tek, geniş bu kümede toplanır. Yoğrulur.   Şebüsteri olsaydı mesela coğrafya ve tarih için insanın mahpusluğu; Ali Şeiati ise ademoğlunun zindanı derdi.  Oysa coğrafya Allah'ın bir nimetidir. Orada, düşünenler için ibretler vardır. Yazılı olmamış ayetler mevcuttur. Bu yüzden coğrafya, bazen  insanı Allah'a açan başka bir kapıdır. İnsanı Allah'a açan şey, başka coğrafyalara,  diğer kültür ve medeniyetlere de açar. İşte bu açıcı şey geniş alana yayılı olan toplumsal kişilikle belirir. Bu nedenle bir coğrafyadan başka coğrafyalara açılan, çok coğrafyayı tek bir coğrafya haline sokan her zaman gizli bir yol vardır. Bu yolu bilen insanlar coğrafyalarıyla  uyum içindedir. Bilmeyenler bu ortak kişilikten uzaktırlar.
Bu yüzden Süleymaniye ve Mehmetli Milleti de aynı ortak kişilik ruhunun sülbünden doğmadır. Örneğin Süleymaniye de Mehmetli Mileti de geniş bir coğrafyanın ve tarihin değil sadece; Tanpınar'ın rüya hali dediği manevi uykuların içinden, toplumun  ahret yatmalarından meydana gelmiştir. Toplumun içten taşıdığı özkişilik, eser verme iştiyakı sayesinde, o ulu cebirini bir kez daha konuşturmuştur. Baba bir düşünceden oğul bir düşünce çıkarmasını bilmiştir aslında. Din için öz için  tarihsellik yoktur. Din tüm zaman ve mekanları kapsar.  Ancak düşünce, belli bir zaman, yer ve mümkünler şartıyla işler.  Zaman ve mekan değişince düşünce de değişir.  Özün hükümleri sabittir. Düşünce tavuktur bu tarihi kuluçkada. Mekan coğrafyadır. Eser civcivdir. Ve bu kuluçkaya sıcaklık lazımdır. Bu ise tam anlamıyla özden ve bekadan gelen ısıyla sağlanır. İşte bütün bunlarım toplamı da milletin kişiliğini oluşturur. Ve bu kişilik Çanakkale Destanı, Süleymaniye Camii, Mehmetli Milleti gibi şumüllü yansımalara gebe kalır.


Y. Türk