Mesela 2000’den önceki dönemlere ait birçok şairin metafiziğe bakış açısı farklı dururdu. Dindar olanlar
bile çoğu kez kendi dönemleri içinde bu yayılıma maruz kalır. Belki bu, onların, günün gereği, biraz
kişisel koşullara sahip olmasından kaynaklanıyordu.
Çünkü eski edebi malzemelerde metafizik örneğin hastalık, yalnızlık,
ölüm gibi şeyler etrafında şekillenirdi. Metafizik, daha büyük toplum
öbekleri, millet ve devlet gibi olgular çerçevesinde dile gelmezdi, Sezai
Karakoç hariç. Dediğimiz gibi aynı zamanda bir kuşak sorunu, dönemsel bir
problemdir, bu. Bugün şiirlerdeki metafizik
dünya, millete bakarak söz söylüyor. Zafer Acar’ın son şiiri Halk Düşmanları bu
mantıkta bir şiirdir. Ben Milletimizde Muhammed’in (S.A.V) cemalini
görürken o trajedisini görüyor. Son
mısrada bu trajediyi arkada bırakmanın yolu olarak şairin suyu değil de ateşi
göreve çağırmasını fazla bulanlar olabilir. Şahsi mikropların en yıkayıcısı
ateştir. Allah sizi hem toplum hem kişi olarak iyi bir şey yapacaksa önce
ateşten geçiriyor. Yani.
Yeprem Türk