Yusuf
Kaplan, kimdir? Tam bilmiyorum. Fikir
hayatımıza kendisini Erdem Bayazıt’ın kazandırdığıyla alakalı bir
metnini okumuştum, onun. Onu bu el sayesiyle Diriliş
ekolüne ait bir figür olarak düşünebilir miyiz? Sanmıyorum. Yani Zaganos
Paşa’ya falan benzediğini de. Hani Fatih’i yapmak istedikleriyle derinden
hissedip, kendi dünyasını bu ivmeye göre ayarlayan adama. Diriliş’in ruhu,
Sezai Karakoç ve takipçilerinden edindiğim deneyimle söylersem, Yusuf Kaplan’ın
son çıkışına uymuyor. Bir yerde Yusuf Kaplan, şimdiye kadar söylemiş olduğu
şeyleri, birikimleri bir çırpıda yok saydı. Bazı okurlarının gözünde artık
Yusuf Kaplan, Yusuf Kaplan bile değildir belki de ... Ama sonuçta öyle ya da
böyle bir fikir adamıdır Yusuf Kaplan. Neden böyle yaptı o halde? İktidarı
aptallıkla suçlayacak kadar ileri gitti? Bence iki nedeni var bunun? Birincisi
Türkiye’nin Osmanlıcılık hayali falan uzaktan güzel ve tarifi de hoş idi.
Bilirsiniz fikir adamları uzakta, tarihte olan destanların büyüsünü aşkla
şevkle yazmaya bayılırlar. Ancak benzeri bir zor mücadeleyle baş başa
kaldıklarında aynı fikirde olmazlar, genelde. İlk defa Türkiye ciddi bir
sınavla karşı karşıya geldi ve bu realite Yusuf Kaplan’ı korkuttu. İkincisi de
şudur: Yusuf Kaplan, Türkiye’nin geleceğine dair bir fikir sahibi olamadı. Bu kapandan
çıkmanın imkansız hissine kapıldı. Çeyrek yüzyıldır inşa etmeye çalıştığı
söylemini paçavraya çevirdi. Oysa dünya 5’ten büyüktür lafzı
bir itiraz ve karşı çıkıştı. Bu lafızdan sonra neyin irad edileceği belliydi.
Bundan sonraki süreç, bir kuruluş aşaması potansiyeli taşıyor oysa. Dünya 5’ten
büyüktür diyen bir devlet adamından sonra gelecek olan devlet adamlarımızın
hayır dünya 5’ten beşten küçüktür diyeceğini mi? Umuyoruz. Ya da dünya beşten
büyük madem o halde …demesini mi? Bir zamanlar DSP’nin müntehir
bir maliye bakanı vardı. Hesapların iki yakasını bir araya getiremeyince genel
yargıya göre intihar etmişti. Ancak maliye bakanlığı hala aynı hesabı yapmaya
devam ediyor.
Y.Türk