Ali Emre'nin şiir okuma seminerlerinin üst başlığı bu. Doksanlar
Şiiri. Daha önceleri, seksenler şiiri şeklinde okuma seminerleri
yapılmadı sanırım. En azından bir seminer dizisi haline gelmedi,
seksenler şiiri. Bunun sebebi, seksen kuşağına ait şairlerin, şiir dışında
poetik metinler yazmamasına bağlanabilir. Belki şiir şerhleri yaptılar ama,
neyi niçin yaptıklarını teorileştiremediler, onlar. Bir nebze, Ali Günvar, yazdıkları
şiirin tam bir cumhuriyet, laik şiir olduğunu ara ara kulaklarımıza çıtlattı.
Biz de zaten Ali Günvar'a
pek fazla itiraz etmedik. Onun bu görüşüne katıldık. Ama seksenler şiirinden
sonraki kuşakların, şiir uğraşısını zorlaştırdıkları göze çarpar. Kuram,
sahicilik, teknik derken, şiir neredeyse yetmiş ve seksen şiirine aykırı bir
evrim geçirir. Aslında İkinci Yeni'nin ve İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu gibi
şairlerin Türk Şiiri'ne
getirdikleri yüksekliği doksan kuşağı şairleri; yetmiş ve seksenlerin yolundan ayrılarak
tekrar şiirle buluşturmaya uğraşırlar. Bunu başarırlar da. Hatta kuramsal açıdan Hüseyin
Cöntürk'ün birçok metni bu dönemde
önemsizleşir bile. Eskitilir.
Ancak, doksanlar şiirinin
bu yönü, doksanlar şiirinin mümesilleri tarafından bile yeni yeni anlaşılıyor.
Seksen Kuşağı bu geciktirmeyi kendi aralarında safları sıklaştırarak ve doksan
kuşağını buna mukabil parçalara ayırarak yaptı. Mesela seksen kuşağının birçok
şairi Neo-Epik akımını görmezden gelirken Doksan Kuşağının çoğu şairi de onlara
bu bahiste destek vermiştir. Yani Seksen ve Yetmiş Kuşağı tarafından
yanıltılmışlardır, doksan kuşağının hatırı sayılır sayıdaki şairleri. Bu
yanılgıyı doksanlarda şiir yazanlar şu son üç beş aydır fark ediyorlar. Örneğin
Ali Emre de bu şairlerden biridir. Biz Neo-epik şiir üzerine dosya yaptığımızda Ali Emre'den aldığımız cevap bu açıdan ilginçtir. O dosyada Ali Emre, neredeyse Neo-epik şiir
diye bir şey yoktur anlamında cevap vermişti. Oysa aynı Ali Emre, bu aralar
neo-epik şiiri 'umut bağlayabileceğimiz şiir kanalı' şeklinde taltif ediyor.
Yeprem Türk