16 Kasım 2014 Pazar

Şiirde Kültür

Bazen akrep gibi sokuyor üstat. Biraz da ben onu sokayım. Mesela Parasızlık yoruyor adamı/ Kızdığın kıskandığın süper yavşakları. Borçlu Babalar İçin Şiir’ine bu şekilde giriş yapıyor. Şiirin estetiği nedir? Bunu Kuruluş dergisinde ilerde yazacağım. Kültür politikası yok bu dizelerin. Medeniyet politikası da. E neyi var o zaman? ‘Yavşak’ kelimesi şiirde alabildiğine iğreti duruyor. Benim bildiğim kadarıyla Türk şiirinde parasızlığın dibini bulmuş modern şair, Cahit Zarifoğlu’dur. Ancak yine de dilini, şiirini yoksunluğa feda etmez. Bence Hakan Arslanbenzer bu tür kelimelerle şiirini bir şeylere kurban ediyor. Neye talip şair, bu da okuyucuyu kafa karışıklığına sürüklüyor. Ufuk, Eşref türü bir şey mi, yoksa ... mi? Hem edebiyat.  Hem dil açısından. Halkın içinde emek işçisi olup da bu tür şeylere mesafeli olan bir yoksul tipimiz var. Hakan Arslanbenzer’i okuyacak olanlar da onlardır aslında. Ya da onların çocukları. Diyeceksiniz şimdi, senin tuzun kuru, yazmak da kolay. Durum öyle değil. Benim de bu tür günlerim oluyor. Ama bu zamanlarda bile, yoksul olan bensem, en sevdiğim dizeler ‘Biz cennete bir kamyonla gideceğiz/ Direksiyonda sakallı bir amca’ türünden şeylerdir. Mehmetli Kültürü böyle gerektiriyor.Yoksulluğun kendisi değil ama sevabı kazançtır. Birilerini kıskanmak haddime olamaz. Rızık işinin nasıl döndüğünü biliyorum. Bazen nafile. Şükür. Yani.


Yeprem Türk