Şiirde Kültür
Bazen akrep gibi sokuyor üstat. Biraz da ben onu sokayım. Mesela
Parasızlık
yoruyor adamı/ Kızdığın kıskandığın süper yavşakları.
Borçlu Babalar İçin Şiir’ine
bu şekilde giriş yapıyor. Şiirin estetiği nedir? Bunu Kuruluş
dergisinde ilerde yazacağım. Kültür politikası yok bu dizelerin.
Medeniyet politikası da. E neyi var o zaman? ‘Yavşak’ kelimesi
şiirde alabildiğine iğreti duruyor. Benim bildiğim kadarıyla
Türk şiirinde parasızlığın dibini bulmuş modern şair, Cahit
Zarifoğlu’dur. Ancak yine de dilini, şiirini yoksunluğa feda
etmez. Bence Hakan Arslanbenzer bu tür kelimelerle şiirini
bir şeylere kurban ediyor. Neye talip şair, bu da okuyucuyu kafa
karışıklığına sürüklüyor. Ufuk, Eşref türü bir şey mi,
yoksa ... mi? Hem edebiyat. Hem dil açısından. Halkın içinde emek işçisi olup da bu
tür şeylere mesafeli olan bir yoksul tipimiz var. Hakan
Arslanbenzer’i okuyacak olanlar da onlardır aslında. Ya da
onların çocukları. Diyeceksiniz şimdi, senin tuzun kuru, yazmak
da kolay. Durum öyle değil. Benim de bu tür günlerim oluyor. Ama
bu zamanlarda bile, yoksul olan bensem, en sevdiğim dizeler ‘Biz
cennete bir kamyonla gideceğiz/ Direksiyonda sakallı bir amca’
türünden şeylerdir. Mehmetli Kültürü böyle gerektiriyor.Yoksulluğun kendisi değil ama sevabı kazançtır. Birilerini
kıskanmak haddime olamaz. Rızık işinin nasıl döndüğünü
biliyorum. Bazen nafile. Şükür. Yani.
Yeprem Türk