22 Kasım 2014 Cumartesi

AHMET HAŞİM KLASİKLİĞİ


Karanfil 

Yarin dudağından getirilmiş 
Bir katre alevdir bu karanfil, 
Ruhum acısından bunu bildi. 

Düştükçe vurulmuş gibi, yer yer 

Kızgın kokusundan kelebekler, 
Gönlüm ona pervane kesildi. 


Bir medeniyetin tüm özelliklerini hiçbir şair tek başına temsil edemez. Ezra Pound’un bir dilin tek başına tüm insani şeyleri taşımasını mümkün görmemesi gibi bir şey bu. Belki bir iki yönü medeniyetin, bir şairde toplanabilir. Mesela Necip Fazıl şiirindeki metafizik ve siyasal ihya buna örnektir. Sezai Karakoç, Türkçenin tarihe yürümesi için dile nefes tazeletir. Dediğim gibi, medeniyetin her bir unsuru tek bir şairde zirve yapar. Ahmet Haşim ve Yahya Kemal arasındaki fark da buradan gelir. Birinin diğerine üstünlüğü kendi alanında ve konusunda çıtayı yukarıya çekmesindedir. Bir de kim, nerede, hangi alanda ufka kan verir, irşat temasını göstermeye yarar.


Ahmet Haşim, Ahmet Haşim’den önce tabiat demektir. Haşim deyince ufuk, kızıllık, güneş içinde hülyadan cibermiş kamışlar akla gelir. Medeniyetin kültür bölümü şairi Yahya Kemal’in yanında ama aynı medeniyetin ayrı bir blokunda yer alır. Bu bölümün adı da tabiattır. Ancak şairin ismiyle birlik hemen konusunu ansıtması da kolay bir şey değildir. Şiirinde Haşim kaynadıkça tabiat da kaynar. Doğa kaynadıkça da Haşim. Bu bütünleşmeyi sağlamak saflık ve duyuş ister. Haşim’in kol ve bacakları, tabiatın kol ve bacaklarıdır. Haşim tabiatın dili karşısında kendi dilini de çözmüş ender bir şairdir. Allah vergisi yeteneğini hastalıkları ve çaresizlikleri daha da sivriltmiştir.  Türk şiirinin bitmek üzere olan enerji kaynaklarına, yeni bir ocak açarak karşılık verir. Yeni duygu, tabiat, insan, müzik bir de resul dili akustiği ocağıdır bu. Bu haliyle Haşim, şiirde devrim yapmıştır. Tabiata bakış açısı değişir şiirin, Haşim’le. Çünkü her şair,  böylesi bir devrimi yapacak kadar temiz ve çalışkan kalmayı başaramaz. Haşim’in iyi şiirlerinde cam gibi net bir Türkçe vardır. Bu, şiirde şahit olduklarımızın gerçekliğinin ifadesidir.  Sadece doğaya kilitlenmek insana bu dili sunamaz.  Tabiat ve insanda karşılıklı şavkıyan devasa manayı, ip gibi incecik mısralarına bindirebilmeyi başarabilmiştir, Haşim. Aygırların taşıyacağı iri yükleri, duygu patlamalarını kamıştan nalan tüyümsü şeylere yüklemiştir. Ahmet Haşim’in duyguları boğa gücünde ama bir kuğu kadar zariftir. Düşünün bir şair, bir öküz gücünün, kuğu kadar kıvrak olmasını sağlıyor. Bunu yapmak zordur. 


Yeprem Türk