MEHMETLİ MİLLETİ
Cumhuriyet, geleneğe
göre nasıl muharref bir yönetim şekliyse, İslamcılık da İslam tarihine göre
muharref bir fikir akımıdır. Çünkü ikisi de doğal olarak, İslam’ın halkıyla birlik ortaya çıkıp gelişmiş şeyler değildir. İkisi
de algı çerçevesi sınırlı kesimler ya da jakobenler tarafından yapılmış, imal edilmiş, biçimlendirilmiş
şeylerdir. İçerden, yani toplum içinden
çıkmış şeyler gibi çıkmamıştır, İslamcılık. Aslında dışarıdan getirilip,
topluma uhrevi bir şeymiş gibi dayatılmaya da çalışılması bundandır,
İslamcılığın. Osmanlının bozgunu sonrası meydan veren güvensizlik ortamı
İslamcılığın işini kolaylamıştır. Paramiliter düşüncenin Doğu’daki ilk ayağı
mezhep olarak Vahhabilik, ikinci ayağı ise İslamcılık akımıdır. Doğu’da bir yaşam
sahası, çıkış yeri ise yoktur İslamcılığın bu yüzden. Yukarda zikrettiğimiz iki
ayağın bir üst dairesi oluyor, en çok İslamcılık. Vahhabiliğin belirgin bir
etkisi vardır, üstünde İslamcılığın. Hareket şekli Vehhabilikle uyuşuyor.
Paramiliter yapının, Osmanlıyı sona erdirirken tohumlarını attığı anti İslam
akımıdır, İslamcılık. Horasan geleneğine karşı Floransa’nın, yani
modern zihinli temelin bir atağıdır. Ayağıdır. Doğu’nun kültürel dokusuna zerre
kadar saygısı yoktur. Anadolu’ya ve tüm yerelliğe hep oryantalist bir tavırla
yaklaşır. İslamcılığın Anadolu’nun erenlerine, yaşam kaynaklarına karşı tutumu, etkilendiği yeri belli
edercesine en az Kemalizm, Batı emperyalizmi kadar sert olmuştur. Aslında Necip
Fazıl’ın dediği gibi bir sapkınlık, bir tahrif olarak nitelemek doğal bir
şey İslamcılığı. Tüm alt yapısı ve verdiği ürünler buna
uygundur. İnsanda doğa ve kültür denen ne varsa onun yok etmeye and içmiş bir
tutum sergilemesi İslamcılığın, bizi bu yargıya itiyor. Mabud veriyor, İslamcılıksa Mabudun verdiğini
yok etmek istiyor. Her şey sebepler ve mekanlar dairesinde doğar, yaşar halbuki.
İnsana, nefesten daha büyük bir gıda yoktur. Yani mideye giren havadan,
oksijenden bahsediyorum burada. Mecazi ve hayati anlamda ise bu, yaşamın
ortamı, kabıdır yani. İslam milletine ettiği eziyet bakımından İslamcılık, Abert Camüs’nün Galicula’sından farklı bir
özellik taşımaz. Bizden de değildir, bu yönüyle. İslamcılığın, Anadolu’nun
erenlerinin, tasavvufunun, kubbelerinin, minarelerinin, yaşam koşullarının
hayatına kast etmesi Anadolu’nun nasıl
bir fikir celladıyla karşılaştığını göstermeye yeterlidir. Ve İslamcılığın,
ütopyasının anıtını IŞİD denilen bir kıyma makinesiyle yeryüzüne dikmesi,
İslamcılığı genlerine kadar aşikar etmeye yetmiştir. İslamcılık ağacı IŞİD
denen bir yapı ortaya koymuştur. Paramiliter hesapların çok yapıldığı Doğu’da,
Paramiliter babadan ve Doğu anadan işte bu canavarla bitmiştir İslamcılık. Ancak bu kirli akımlara
karşı, İslam milleti, bir doğuşun tüm şartlarını ve özelliklerini taşıyan bir
millet olma çıkışıyla verecektir. Bu milletin adı da Muhammed’in (sav)
mehmetleri olan MEHMETLİ MİLLETİ olacaktır.
Yeprem Türk