7 Ağustos 2014 Perşembe

MEHMETLİ MİLLETİ


Cumhuriyet, geleneğe göre nasıl muharref bir yönetim şekliyse, İslamcılık da İslam tarihine göre muharref bir fikir akımıdır. Çünkü ikisi de doğal olarak,  İslam’ın halkıyla birlik  ortaya çıkıp gelişmiş şeyler değildir. İkisi de algı çerçevesi sınırlı kesimler ya da jakobenler tarafından  yapılmış, imal edilmiş, biçimlendirilmiş şeylerdir.  İçerden, yani toplum içinden çıkmış şeyler gibi çıkmamıştır, İslamcılık. Aslında dışarıdan getirilip, topluma uhrevi bir şeymiş gibi dayatılmaya da çalışılması bundandır, İslamcılığın. Osmanlının bozgunu sonrası meydan veren güvensizlik ortamı İslamcılığın işini kolaylamıştır. Paramiliter düşüncenin Doğu’daki ilk ayağı mezhep olarak Vahhabilik, ikinci ayağı ise İslamcılık akımıdır. Doğu’da bir yaşam sahası, çıkış yeri ise yoktur İslamcılığın bu yüzden. Yukarda zikrettiğimiz iki ayağın bir üst dairesi oluyor, en çok İslamcılık. Vahhabiliğin belirgin bir etkisi vardır, üstünde İslamcılığın. Hareket şekli Vehhabilikle uyuşuyor. Paramiliter yapının, Osmanlıyı sona erdirirken tohumlarını attığı anti İslam akımıdır, İslamcılık. Horasan geleneğine karşı Floransa’nın, yani modern zihinli temelin bir atağıdır. Ayağıdır. Doğu’nun kültürel dokusuna zerre kadar saygısı yoktur. Anadolu’ya ve tüm yerelliğe hep oryantalist bir tavırla yaklaşır. İslamcılığın Anadolu’nun erenlerine, yaşam kaynaklarına  karşı tutumu, etkilendiği yeri belli edercesine en az Kemalizm, Batı emperyalizmi kadar sert olmuştur. Aslında Necip Fazıl’ın dediği gibi bir sapkınlık, bir tahrif olarak nitelemek doğal bir şey İslamcılığı.   Tüm alt yapısı ve verdiği ürünler buna uygundur. İnsanda doğa ve kültür denen ne varsa onun yok etmeye and içmiş bir tutum sergilemesi İslamcılığın, bizi bu yargıya itiyor.  Mabud veriyor, İslamcılıksa Mabudun verdiğini yok etmek istiyor. Her şey sebepler ve mekanlar dairesinde doğar, yaşar halbuki. İnsana, nefesten daha büyük bir gıda yoktur. Yani mideye giren havadan, oksijenden bahsediyorum burada. Mecazi ve hayati anlamda ise bu, yaşamın ortamı, kabıdır yani. İslam milletine ettiği eziyet bakımından İslamcılık,  Abert Camüs’nün Galicula’sından farklı bir özellik taşımaz. Bizden de değildir, bu yönüyle. İslamcılığın, Anadolu’nun erenlerinin, tasavvufunun, kubbelerinin, minarelerinin, yaşam koşullarının hayatına kast etmesi  Anadolu’nun nasıl bir fikir celladıyla karşılaştığını göstermeye yeterlidir. Ve İslamcılığın, ütopyasının anıtını IŞİD denilen bir kıyma makinesiyle yeryüzüne dikmesi, İslamcılığı genlerine kadar aşikar etmeye yetmiştir. İslamcılık ağacı IŞİD denen bir yapı ortaya koymuştur. Paramiliter hesapların çok yapıldığı Doğu’da, Paramiliter babadan ve Doğu anadan işte bu canavarla  bitmiştir İslamcılık. Ancak bu kirli akımlara karşı, İslam milleti, bir doğuşun tüm şartlarını ve özelliklerini taşıyan bir millet olma çıkışıyla verecektir. Bu milletin adı da Muhammed’in (sav) mehmetleri olan MEHMETLİ MİLLETİ olacaktır. 


Yeprem Türk