![]() |
Selvigül Kandoğmuş Şahin |
Şiir ve öykü arasında
garip bir ilişki takibi var. Şiir, yeni dünyanın sesini dillendirmeye
başladığında, öykü aynı sese epey sonradan yetişir. Şiirde İkinci yeni ile
başlayan kapalılık, imge öyküde neredeyse yetmişlerde kendine yer buldu.
Aslında öykü bir yönüyle bu alışkanlığını sürdürüyor. Kapalılık, imge gibi
şeyler şiirde eskitilmiş kelimeler olup çıkarken; öyküde bu gibi şeylerden
beslenenler çoğunlukta hala. Çünkü imge ve kapalılık, belli bir versiyonuyla da
olsa II. Yeni tarafından kullanıldı. Ve şimdilik çöpe atıldı. Ki o kapalılık
üretici, zengin, yeni bir kapalılıktı. Ve üstelik tek bir kerelik bir
hareketti.
Oysa kapalılık ve imge
gereksiz bir iç çoğaltıma gebe artık. Lafı uzatır, anlamı daha geniş alanlara yaymaya
yarar. İlerde edebiyata tekrar geri gelir mi bilmem. İmgenin bu haliyle
dönmeyeceği de kesin ama. Şu an, öyküdeki rehavet, gevşeklik de bunlardan
kaynaklanıyor. Öykünün, okunurken, insanı dalgınlığa götürmesi; zevk, tahayyül
ve idrakin işine yaramayacak bir kalabalığa veya karışıklığa sürüklemesi de
yine aynı sebeplerdendir. Doğrusu, benzeri yöntemlerle yazılmış ve öykü
damarının dışına atılmayı bekleyen çok öykü kitabı var. Çünkü iki binlere
kadar, ben’in kapalı kuyularına düşen öykü; etrafa soğuk, habis bir hava yaydı.
İki binden sonra ters bir hareketle bu kez de somutluğa, aydınlığa, sıcak bir
sese fırladı, öykü. Ve dilini hem tatlılaştırdı hem de ısısını yüksek tutmaya
çalıştı. İki binlerde yazılan öykü ile öncesi arasında böylesi bir fark var.
Savrulan, Selvigül
Kandoğmuş Şahin’in yeni çıkan kitabının adı. Savrulan, bu anlamda iki bin
sonrasında yazılan öykünün özelliklerini taşıyan bir kitap. Arı, yağsız, samimi
bir dili var sayılabilir, Savrulan öykülerinin. Doksanlarda başlayan
çirkinliğin estetiğine, hatta çirkinliğin meleklere karşı bir üst sınıfa
atladığı bir döneme karşı oluşturulmuş bir dil de diyebiliriz buna.
![]() |
Cemal Şakar |
Edebiyatımızın son otuz yılına damgasını vuran Picasso’nun habis dilinden
uzaklaşma çalışmaları şeklinde de okunabilir, Savrulan. Eğer aynı etki hala
sürseydi, akar Allah deyi deyi cennetin ırmakları sözünü, akar Allah cennetin
buzları şeklinde de okusak fark etmezdi. Çünkü güzellikle çirkinliğin estetiği
arasındaki geleneksel tercih o yıllarda edebiyatta yer değiştirmeye başlamıştı.
Melek kelimesinin son zamanlarda öyküde çok kullanılması ve anlamlı, sıcak bir
dilin yakalanmaya çalışılması temelde böyle bir günah çıkartmaya dayanır.
Sanırım bu sesin öncü sesi de Cemal Şakar’dır.
Selvigül Kandoğmuş Şahin’in Savrulan adlı kitabında
neredeyse son elli yılın edebiyat sesinden yaka sıyırmaya çalışmanın izleri
var. Bu çaba ilerde, Şahin’e Doğu’nun berrak ve temiz yüzlü sesini hediye
edebilir.
Y. T.