4 Ekim 2013 Cuma

SAVRULAN


Selvigül Kandoğmuş Şahin
Şiir ve öykü arasında garip bir ilişki takibi var. Şiir, yeni dünyanın sesini dillendirmeye başladığında, öykü aynı sese epey sonradan yetişir. Şiirde İkinci yeni ile başlayan kapalılık, imge öyküde neredeyse yetmişlerde kendine yer buldu. Aslında öykü bir yönüyle bu alışkanlığını sürdürüyor. Kapalılık, imge gibi şeyler şiirde eskitilmiş kelimeler olup çıkarken; öyküde bu gibi şeylerden beslenenler çoğunlukta hala. Çünkü imge ve kapalılık, belli bir versiyonuyla da olsa II. Yeni tarafından kullanıldı. Ve şimdilik çöpe atıldı. Ki o kapalılık üretici, zengin, yeni bir kapalılıktı. Ve üstelik tek bir kerelik bir hareketti.
  
Oysa kapalılık ve imge gereksiz bir iç çoğaltıma gebe artık. Lafı uzatır, anlamı daha geniş alanlara yaymaya yarar. İlerde edebiyata tekrar geri gelir mi bilmem. İmgenin bu haliyle dönmeyeceği de kesin ama. Şu an, öyküdeki rehavet, gevşeklik de bunlardan kaynaklanıyor. Öykünün, okunurken, insanı dalgınlığa götürmesi; zevk, tahayyül ve idrakin işine yaramayacak bir kalabalığa veya karışıklığa sürüklemesi de yine aynı sebeplerdendir. Doğrusu, benzeri yöntemlerle yazılmış ve öykü damarının dışına atılmayı bekleyen çok öykü kitabı var. Çünkü iki binlere kadar, ben’in kapalı kuyularına düşen öykü; etrafa soğuk, habis bir hava yaydı. İki binden sonra ters bir hareketle bu kez de somutluğa, aydınlığa, sıcak bir sese fırladı, öykü. Ve dilini hem tatlılaştırdı hem de ısısını yüksek tutmaya çalıştı. İki binlerde yazılan öykü ile öncesi arasında böylesi bir fark var.

Savrulan, Selvigül Kandoğmuş Şahin’in yeni çıkan kitabının adı. Savrulan, bu anlamda iki bin sonrasında yazılan öykünün özelliklerini taşıyan bir kitap. Arı, yağsız, samimi bir dili var sayılabilir, Savrulan öykülerinin. Doksanlarda başlayan çirkinliğin estetiğine, hatta çirkinliğin meleklere karşı bir üst sınıfa atladığı bir döneme karşı oluşturulmuş bir dil de diyebiliriz buna.
Cemal Şakar

Edebiyatımızın son otuz yılına damgasını vuran Picasso’nun habis dilinden uzaklaşma çalışmaları şeklinde de okunabilir, Savrulan. Eğer aynı etki hala sürseydi, akar Allah deyi deyi cennetin ırmakları sözünü, akar Allah cennetin buzları şeklinde de okusak fark etmezdi. Çünkü güzellikle çirkinliğin estetiği arasındaki geleneksel tercih o yıllarda edebiyatta yer değiştirmeye başlamıştı. Melek kelimesinin son zamanlarda öyküde çok kullanılması ve anlamlı, sıcak bir dilin yakalanmaya çalışılması temelde böyle bir günah çıkartmaya dayanır. Sanırım bu sesin öncü sesi de Cemal Şakar’dır.
 
Selvigül Kandoğmuş Şahin’in Savrulan adlı kitabında neredeyse son elli yılın edebiyat sesinden yaka sıyırmaya çalışmanın izleri var. Bu çaba ilerde, Şahin’e Doğu’nun berrak ve temiz yüzlü sesini hediye edebilir.


Y. T.