6 Ocak 2018 Cumartesi

İNSAN


          Kardeşim, ağabeyim Zafer ACAR'a

İnsan var
Allah’ın evinde
Uykuda olur

İnsan var 
Cennetten yayın yapan
Radyo gibi konuşur

İnsan var
Ajandır
Kokuyla bulur Rabbini

İnsan var
Kırılır
Onları kalem değil
Allah yazar


Y.Türk

5 Ocak 2018 Cuma

İNSANLAR


           Kardeşim, ağabeyim şair Erkan KARA'ya


Maziyi özleyen eski yağmurlar gibi
Göğe bakanlar

Değil midir bazılarının alnındaki
Pırıltılar,  bir meleğinin yukardan
Geçerken döktüğü simler

Tanrı’nın buyurucağını umarak
İçlerine Hira ve
Tur nakşedenler

Dünyada tam kucak görmedi hiçbiri
Bunu çiçekleri
Elleriyle seven sevginden bilirler

Haberini doğadan alırlar

İnsanlar da olmak ister
Böyle tatlı esintiler altında
Allah’a eğilip kalkan çiçekler


Yeprem Türk

30 Aralık 2017 Cumartesi

HAK



                Dostum,  ağabeyim  Osman Serhat Erkekli'ye



Aşağıdaki isteklerimi Tanrı'm
İnsanlığımın belirtileri olarak dinlemeni dilerim

Rabbim rüyana gireyim oradan çıkmamayım
Ya da yoruldum, kelebeklerin gibi yanına erken döneyim

Beni yağmur yap
Göklere at
Anne memesi gibi aşağıya öyle 
Beyaz damlat

İnsanlığa
İşte benim hayatım bu, diyeceğim
Bir ulu manzara yarat

İnsan çünkü arzularını
Yama yapmadan yeniler
Hayatımıza o uzak başlangıçtan gelen
Büyülü esintiler var

İsteriz gönül 
Aklı bir meyve gibi eğsin
İstediği kadar dersin
Bu bir sevgi aklıdır
Her zaman haklıdır

Ölmeyi hak etmeden
Meleklerin bizi buradan alsın


Yeprem Türk

YÜZE VURMA

                                      
                Dostum,  ağabeyim  Osman Serhat Erkekli'ye                                                


Bazı kötü huylarını, diyorum
Yüzüne vurmakla
Seni ahrette dava etme hakkımdan vazgeçiyorum

Denmiş midir sana ey donuk akıl
Her gün bu noktada sana mutlaka birileri çarpacak
Böyle tahra vaziyetinde kal

Senden dönüyorum işte
Elimde incecik yırtık kanlı şal

Sevgi dolu hayatıma hürmet etmediğinden
Seninle ilgimi koparıyorum, hoşça kal

Hep zekada bekleyen katılaşır
Bu vaziyette ne konuşurum Tanrı’ya
Karışıp gideyim artık
Senden uzak ömür süren şen hayata



Yeprem Türk

KÖTÜ YAĞMUR



Yağmuruz bu yükseklik yeter
Düşüp kırılalım hayata

Firavunun alnındaki terler gibi
Dökülelim aşağıya

Biz ne panzehir ne deva
Birer kusuruz düşelim toprağa

Gel çalışalım aşağıdaki kulları
Evrenden çıkarmak için bir gün daha

Yağmurumuzdaki şıkırtılar
Sofralara zehir taşıyan kaşıklar

Yerle gök arasında ne bir uyum ne bir hatır
Ve  En'am süresinden beşinci satır

Demeyin gökte bulunur şifa, melek
Onların size kırgınlığı çok


Yeprem Türk

29 Aralık 2017 Cuma

KURULUŞ DERGİSİ, OCAK ŞUBAT 2018, SAYI 25






Metinlerimi bitirirken, derim ki, bayrak yazıp bayrak söylemek istedim ama ben bunu tam manasıyla yapamadım. Kusurlarımız, eksikliklerimiz affola. Bayrağımız istikbalde her daim yol ala. Soy soylayıp, boy boylaya. Aziz İslam’dan hiçbir an ayrılmaya. Peygamber hatıralarına gark ola. Cesur, bilgin, çevik ola. Allah, reyinde isabetli, bahtında saadetli kıla. Akıl tarlamızda ve gönül yaylamızda bereketli ve sağlıklı yaşaya. Bu hususta benim sözüm buraya kadar derim. Fazlasından haya ederim.   Ay yıldız bayrak halkını, üç kıtaya nam salmış geçmiş ve gelecek fütuhat sahiplerini; merhamet, aşk ve gönül ehlini velhasıl Ümmet’i selamlarım. Hepsini Allah’a emanet ederim.


YEPREM TÜRK

28 Aralık 2017 Perşembe

FİNAL


Tanrım, hakkımızda sana ne söyleyeyim
Yaşama kudreti verdiğin sözcüklerden utanıyorum

Sabah öğle akşam duygusu insanın
Ve birer yeti olan gülme sevme şaşma
Çoktan dökülüp gitti evrenin çöp kutusuna

Rabbim şimdi yaz  mevsimi
Kim şaşırır gökten kaçak indirsen kar tanelerini

Zamanı cemiyeti taşa doğru yontan bir el bilirim
Finalini görmeyeyim

Rüyasında bir vahiyim
Insanın olmadığı bu yerde hangi bünyeye nasıl karışayım

İnsanı düşte görür bir sonraki nesil bence
İnsan bir rüya malzemesi olarak kalır böylece

İnsanlık olarak dünyada sayısız kusurum
Aslında artık bizi bitir diyorum

Nerede cennetteki o küpe çiçeği sesim
Bana bir kulak kıl işiteyim

Bir vakit tüm kuşların gibi rüya idim
Ben o sonsuz başlangıcı özledim


Yeprem Türk