1 Temmuz 2023 Cumartesi

Modern Batı Şiiri- 1 (Doğu- Batı Yayınları, Sayı: 102) İçin

 

Modern Batı Şiiri- 1 (Doğu- Batı Yayınları, Sayı: 102)


Yücel Kayıran'ın editörlüğünde, Doğu- Batı yayımları tarafından yayımlanan şiir özel sayılarını okuyorum. Yücel Kayıran'ın 'Uhrevi Poetika, Dış Dünyanın Keşfi ve Modern Şiir' adlı metnine ve bir şekilde şairin yorumlarına yön veren 'Şuara Suresi'nin 224, 225, 226, ve 227'nci ayetleriyle ilgili olarak bir şeyler söylemek istiyorum. 

Yücel Kayıran bu dört ayetin, üç farklı müfessirden çevirisini almış yazısına. Bunlar: Elmalılı M. Hamdi Yazır, Mustafa Öztürk ve Muhammed Esed. 

225. / 226. âyetler için Elmalılı H. Yazır çevirisi: 'Görmez misin bunlar her vadide/ her sahada şaşkın şaşkın dolaşırlar ve gerçekten yapmadıkları şeyi söylerler.'

224. / 226. âyetler için Musta Öztürk Çevirisi: Şeytanlara kulak veren bu şairlere de azgınlar uyarlar. Görmez misin, o şairler her konuya dalarlar, her telden çalarlar. (Bugün övdüklerini yarın yererler,  bugün doğru dedikleri şeye yarın yanlış derler) Ayrıca onlar, yapmadıkları şeyleri söyler, (abartarak anlatmayı severler.) 

Dikkat çekeceğim nokta bu iki çevirinin şu kısımları: 'Görmez misin bunlar her vadide/ her sahada şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler.'  Mustafa Öztürk'ün de Elmalılı M. Hamdi Yazır'ın çevirisi de neredeyse aynı. Mustafa Öztürk, Elmalılı'nın çevirisindeki 'her sahada' bölümünü 'her konuda' demekle karşılamış. Ama vadi kelimesi de kayıplara karışmış.

Ben, bu kısmı hep başka anlarım. Her vadide dolaşan şairler var burada oysa. Her sahada ya da her konuda veya disiplinlerarası dolaşan değil. Yedi Askı şiirlerini epey okumuş biri olarak böyle anlıyorum. Çünkü Yedi Askı şairlerini  incelediğinizde gerçekten o şiirlerin çoğu şairinin geceleri veya gündüzleri eğlenmek, alem yapmak ve sarhoş olmak için vadilere, yerleşim yerlerinden uzak kırlara gittiklerini, pejmurde halleriyle dolaşa dolaşa şiirler söylediklerini görürsünüz.  Modernizm öncesi işret, içki alemleri vadilerde, örneğin ıssızlıkta bir ağaç altında, yerleşim yerlerinden uzakta bir yerlerde yapılıyordu. İçkiye, işrete mekan tesis etmek ya da onları bir mekân içinde şehre, içerilere taşımak modernist bir tutumdur. Bizim oralarda hâlâ içki içmek, alem yapmak isteyenler vadilere, dağlara, gözden ırak  alanlara giderler. Kur'an inmeden önce bu meclisleri taşıyan ve motive edenler, özellikle zaten şairlerdi. Bazen de tek tabanca takılırlardı, şairler. Yani Kur'an'ın bu âyetleri, bir soyutlamaya  ihtiyaç duymaz. Apaçık bir durumu anlatıyor, aslında ilgili âyetler. 

Ve Muhammed Esed çevirisinde aynı soyutlama yok ama:

 '224: Şairlere gelince, (onlar da kendi kendilerini aldatmaya yatkındırlar ve bu sebeple) onlara (da yalnızca) azgınlar uymaktadır; 225: Görmez misin onların her vadide (sözcüklerin ve hayallerin peşinde) şaşkın şaşkın dolaştıklarını; 226: ve (çoğu zaman) yapmadıklarını söyleyegeldiklerini? 227: Ama inanan, dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan, Allah'ı sıkça anan, (sadece) haksızlığa uğradıktan sonra kendilerini savunan ve haksızlık yapanların, er geç görecekleri (konusunda Allah'ın vaadine güvenen şairler) bu hükmün dışındadır.'   


Y. Türk